Translation of "Tutkuyla" in English

0.003 sec.

Examples of using "Tutkuyla" in a sentence and their english translations:

Onu tutkuyla seviyor.

She ardently loves him.

Onlar tutkuyla öpüştü.

They kissed passionately.

O sigarayı tutkuyla içerdi.

He smoked cigarettes passionately.

Tom Mary'yi tutkuyla öptü.

Tom kissed Mary passionately.

O beni tutkuyla öptü.

He kissed me passionately.

Onu tutkuyla dudaklarından öptü.

He kissed her passionately on the lips.

Tom tutkuyla aşıktı ona.

Tom was passionately in love with her.

O onu tutkuyla öptü.

He kissed her passionately.

O, müziği tutkuyla sever.

He loves music ardently.

Tom ve Mary tutkuyla öpüştü.

- Tom and Mary kissed passionately.
- Tom and Mary passionately kissed each other.

Tom tutkuyla Mary'yi dudaklarından öptü.

Tom kissed Mary passionately on the lips.

Tom bu konuda tutkuyla hissediyor.

Tom feels passionately about this.

Vampir tutkuyla onun boynunu öptü.

The vampire kissed her neck passionately.

Sami ve Leyla tutkuyla öpüştüler.

Sami and Layla kissed passionately.

Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.

- Tom and Mary passionately kissed each other.
- Tom and Mary kissed each other passionately.

Sami kendi ailesini bir tutkuyla sevdi.

Sami loved his family with a passion.

- Uzaklara gitsen bile, seni yine de tutkuyla seveceğim.
- Uzaklara gitsen bile, Seni hâlâ tutkuyla seveceğim.

Even if you go away, I'll still passionately love you.

Tom Mary'ye geldi ve onu dudaklarından tutkuyla öptü.

Tom walked up to Mary and gave her a passionate kiss on the mouth.

Tom Mary'nin gözlüklerini çıkardı ve onu tutkuyla öptü.

Tom took off Mary's glasses and they kissed passionately.

Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.

I have no special talents. I am only passionately curious.

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.