Translation of "Takma" in English

0.005 sec.

Examples of using "Takma" in a sentence and their english translations:

Takma kafana.

Don't attach it to your head.

- Tom'un takma dişi var.
- Tom'un dişleri takma.
- Tom takma diş kullanıyor.

Tom has false teeth.

Okuma gözlüğünü takma.

I don't wear reading glasses.

Takma kafana fiziği, astrofiziği.

His head physique, astrophysics.

O, anneannemin takma dişidir.

- These are my grandmother's artificial teeth.
- It's my grandmother's set of false teeth.

Bir takma gözüm var.

I have a glass eye.

Mağazayı kafana takma. Kilitleyeceğim.

Don't worry about the store. I'll lock up.

Mary'nin takma göğüsleri var.

- Mary has fake tits.
- Mary has fake boobs.

Tom takma dişlerini çıkardı.

Tom took out his false teeth.

Onun takma kirpikleri var.

She has fake eyelashes.

Benim takma adım Ryck.

My nickname is Ryck.

- Kafana takma.
- Kendini üzme.

- Don't beat yourself up.
- Don't let it get to you.

Benim takma adım Tom.

My nickname is Tom.

Takma diş kullanıyor musunuz?

Do you wear dentures?

- Takma adın sana mükemmel olarak uyuyor.
- Takma adın sana kusursuzca uyuyor.

Your nickname fits you perfectly.

- Aldırma.
- Takma kafana.
- Salla gitsin.

Never mind.

O da öyle işte, takma.

He is just that kind of person, don't mind him.

En iyisi onu kafana takma.

You'd better take it easy.

Kendine bir takma ad veremezsin.

You can't give yourself a nickname.

Benim takma adım " Itch."tir.

My nickname is "Itch."

O takma adı nasıl aldın?

How did you get that nickname?

Tom takma adlara düşkün değil.

Tom isn't fond of nicknames.

- Takma kafana!
- Biraz sabırlı ol!

Keep your hair on!

Tom John'un takma sakalını çekti.

Tom yanked off John's fake beard.

O takma sakal, değil mi?

That's a fake beard, isn't it?

O neden sizin takma adınız?

Why is that your nickname?

O kravatı asla tekrar takma.

Don't ever wear that tie again.

Benim takma adım Tom değil.

My nickname isn't Tom.

"Betty" sadece bir takma addır.

"Betty" is just a pseudonym.

Fadıl bir takma ad kullandı.

Fadil used an alias.

Tom bir takma ad kullandı.

Tom used an alias.

Sami bir takma ad yarattı.

Sami created an alias.

- Rahat ol.
- Acele etme.
- Takma kafana.

Pace yourself.

Yeni bir takma adın olduğunu duyuyorum.

I hear you've got a new nickname.

Onun takma adı "Patates Kralı" ydı.

He was nicknamed "The Potato King."

- Endişelenme.
- Üzülme.
- Merak etme.
- Takma kafana.

- Don't worry.
- Don't worry!

- Boş ver!
- Takma kafana!
- Önemli değil!

- Never mind!
- Ignore it.

Bir takma adım olsa memnun olurum.

If I had a nickname, I would be content.

O takma isim ona mükemmel uyuyor.

That nickname fits him perfectly.

Tom bir takma isme ihtiyacım olduğunu söyledi.

- Tom said I needed a nickname.
- Tom said that I needed a nickname.

Tom takma bir isim altında seyahat etti.

Tom traveled under an assumed name.

"Bir takma adın var mı?" "Evet, Rick."

"Do you have a nickname?" "Yes, it's Rick."

'bras de fer' takma adını, demir-kolunu kazandı .

the nickname ‘bras de fer’, iron-arm.

Onlar sana henüz bir takma ad verdiler mi?

Have they given you a nickname yet?

- Dert etme Tom.
- Takma kafana Tom.
- Endişelenme Tom.

Don't sweat it, Tom.

Tom'un gerçekten daha iyi bir takma ada ihtiyacı var.

Tom really needs a better nickname.

- Küçük şeyleri kendine dert etme.
- Küçük şeyleri kafana takma.

Don't trouble about small things.

Benim adım Zezo değil. O yalnızca takma bir ad.

Zezo is not my name. It's only a nickname.

John Doe anonim bir kişi için takma bir isimdir.

"John Doe" is a nickname for an anonymous person.

- Onun çocukluktaki takma adı neydi?
- Onun çocukluk lakabı neydi?

What was his childhood nickname?

- Sami'nin bir lakabı yoktu.
- Sami'nin bir takma adı yoktu.

Sami didn't have a nickname.

Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.

Dedemin takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmamda bana yardımcı olur musun?

Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures?

- Kafana takma, Tom.
- Kendini çok üzme, Tom.
- Seni üzmesine izin verme, Tom.

Don't let it get to you, Tom.

- Gazete okurken gözlük takma alışkanlığı var.
- Gazete okurken gözlük takmayı prensip edinmiştir.

He makes it a rule to wear glasses when he reads a newspaper.

- Yazarlar genellikle bir takma ad kullanır.
- Yazarlar sık sık bir rumuz kullanır.

Writers often use a pseudonym.

- Dene ve kafana takma.
- Dene ama kasma kendini.
- Kafana takmamaya çalış.
- Sakin olmaya çalış.

Try and take it easy.