Translation of "Tükeniyor" in English

0.005 sec.

Examples of using "Tükeniyor" in a sentence and their english translations:

Fikirlerim tükeniyor.

- I'm running out of ideas.
- I'm out of ideas.

Zamanın tükeniyor.

You're running short of time.

Cephanemiz tükeniyor.

We're running out of ammo.

Sabır tükeniyor.

The worm turns.

Paramız tükeniyor.

We're running out of money.

Enerjim tükeniyor.

I'm running out of energy.

Yakıtın tükeniyor.

You are running low on fuel.

Sabrım tükeniyor.

- My patience is wearing thin.
- My patience is running out.

Zamanım tükeniyor.

I'm running out of time.

Yiyeceğimiz tükeniyor.

We're running short of food.

Sabrımız tükeniyor.

We're running out of patience.

Param tükeniyor.

- I am running short of money.
- I'm running short of money.

Yiyecek tükeniyor.

Food is running out.

Fikirlerimiz tükeniyor.

We're running out of ideas.

Zaman tükeniyor.

- Time is running out.
- Time's running out.

Petrol stoğumuz tükeniyor.

Our stock of oil is running out.

Dalgıçların havası tükeniyor.

The divers are running out of air.

Tom'un zamanı tükeniyor.

Tom is running out of time.

Benim zamanım tükeniyor.

My time is running out.

Tıbbi malzemeler tükeniyor.

Medical supplies are running out.

Bizim kaynaklarımız tükeniyor.

Our supplies are running out.

Yolcuların sabrı tükeniyor.

The passengers' patience is running out.

Fosil yakıtlar tükeniyor.

Fossil fuels are being depleted.

Yiyecek şeylerimiz tükeniyor.

We're running out of things to eat.

Tom'un sabrı tükeniyor.

Tom is running out of patience.

Tom'un seçenekleri tükeniyor.

Tom is running out of options.

Tom'un suyu tükeniyor.

Tom is running out of water.

Tom'un parası tükeniyor.

Tom is running out of money.

Kış için yakıtımız tükeniyor.

We're running short of fuel for the winter.

- Zamanımız tükeniyor.
- Zamanımız azalıyor.

We're running out of time.

Tom'un Mary'ye sabrı tükeniyor.

Tom is getting impatient with Mary.

- Suyumuz tükeniyor.
- Suyumuz bitiyor.

We're running out of water.

Bu arada, zaman tükeniyor.

Meanwhile, time is running out.

- Zaman tükeniyor.
- Zaman bitiyor.

- Time is running out.
- Time's running out.

Benim dolap alanı tükeniyor.

I'm running out of closet space.

Paramız tükeniyor gibi görünüyor.

It looks like we're running out of money.

Bizim su imkanlarımız tükeniyor.

Our water supplies are dwindling.

Seçeneklerin tükeniyor, değil mi?

You're running out of options, aren't you?

Tükeniyor olduğumu bilmesine izin verdim.

I let him know that I was struggling.

Tom ve Mary'nin zamanı tükeniyor.

Tom and Mary are running out of time.

- Artık zaman tükeniyor.
- Zaman azalıyor artık.

Time is running short now.

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

All of this rock is just mega slippery! I'm running out of strength holding on here.

Zaman tükeniyor ve o bir şey yapmak zorunda.

Time was running out and she had to do something.

Yaklaşan soğuk hava ile birlikte Kartacalı generalin zamanı tükeniyor.

With cold weather approaching, the Carthaginian general is running out of time…