Translation of "Sorusunu" in English

- O, onun sorusunu tekrarladı.
- Sorusunu tekrarladı.

He repeated his question.

- Kendi sorusunu cevapladı.
- Kendi sorusunu yanıtladı.

He answered his own question.

Onun sorusunu cevaplayabildim.

I could answer his question.

Tom sorusunu tekrarladı.

Tom repeated his question.

Tom'un sorusunu cevaplayamadım.

I wasn't able to answer Tom's question.

- Maria, öğretmenin sorusunu cevaplıyor.
- Maria, öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.

Maria is answering the teacher's question.

sorusunu sorup kendim yanıtlayacaktım.

"Do better teams, better hospital patient care teams make fewer mistakes?"

Tom Mary'nin sorusunu cevapladı.

Tom answered Mary's question.

Tom'un sorusunu yanıtladın mı?

Did you answer Tom's question?

Tom kendi sorusunu cevapladı.

Tom answered his own question.

Onun sorusunu cevaplamak zordur.

Her question is hard to answer.

Tom hemen Mary'nin sorusunu yanıtladı.

Tom immediately answered Mary's question.

Tom Mary'nin sorusunu duymazdan geldi.

Tom ignored Mary's question.

Tom'un sorusunu cevaplamama izin verin.

Let me answer Tom's question.

- Mary öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.
- Mary öğretmenin sorusuna cevap veriyor.
- Mary öğretmenin sorusunu cevaplıyor.

Mary is answering the teacher's question.

Yapabileceği tek şeyi yaptı, sorusunu sordu.

And it did the only thing it could, and that was question.

Ben onun sorusunu önceden tahmin ettim.

I anticipated his question.

Onun sorusunu nasıl yanıtlamam gerektiğini bilmiyordum.

I didn't know how I should answer his question.

Tom Mary'nin sorusunu duymamış gibi davranıyordu.

Tom pretended not to hear Mary's question.

Ben bu kafa karıştırıcı gramer sorusunu anlamıyorum.

I don't understand this confusing grammar question.

Onların sorusunu cevaplamak için elimden geleni yaptım.

I did the best I could to answer their questions.

Tom Mary'nin sorusunu cevaplamak için hiçbir girişimde bulunmadı.

Tom made no attempt to answer Mary's question.

- Tom Mary'nin sorusuna hemen cevap verdi.
- Tom Mary'nin sorusunu hemen cevapladı.

Tom answered Mary's question immediately.

Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.

We must consider the question of whether we can afford such huge sums for armaments.

Gerçek ya da kurgu sorusunu bir kenara bırakırsak, bence hepsi çok karakteristik ve tutarlı bir tavrı

Leaving the fact or fiction question aside, they do all express, I think, a very characteristic