Translation of "Siyasi" in English

0.011 sec.

Examples of using "Siyasi" in a sentence and their english translations:

İtalya'nın siyasi tarihi...

The political history of Italy is…

Siyasi sığınma istiyorum.

I want political asylum.

Siyasi bir gösteri gördüm.

I saw a political stunt.

"Siyasi tutuklular" diyebileceğin bizler

What you could call "political prisoners,"

Normalde siyasi konulara girmediğiniz

Make an effort to engage with someone

Siyasi sığınma talep ediyorum.

I'm requesting political asylum.

Siyasi sığınma talep ettim.

I've requested political asylum.

Siyasi sığınmaya ihtiyacım var.

I need political asylum.

O bir siyasi deha.

He is a political prodigy.

O bir siyasi meczup.

He is a political lunatic.

- Tom'un siyasi bir ajandası var.
- Tom'un siyasi bir gündemi var.

Tom has a political agenda.

- Tom bir siyasi partiye katıldı.
- Tom bir siyasi partiye girdi.

Tom joined a political party.

Görüyorsunuz, sosyal ve siyasi meseleler

You see, when social and political issues,

Ve iyi bir siyasi azimle

and add good political will,

Siyasi meseleler tamamen bağımsız olmalı.

Political affairs must be totally independent.

siyasi af kapsamında Fransa'ya döndü

under a political amnesty.

Ve stabil siyasi sisteme sahipti.

system for companies.

Yeni bir siyasi parti kurdular.

They formed a new political party.

Onun siyasi yaşamı sona erdi.

His days as a politician are numbered.

Tom'un siyasi bir gündemi yoktur.

Tom doesn't have a political agenda.

Onun siyasi kariyeri sona erdi.

Her political career has ended.

Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

I share his political perspective.

Siyasi çevrelerde para çok önemlidir.

Money is of great importance in political circles.

Bu şirket bir siyasi kukla.

This corporation is a political puppet.

Uyuşturucu savaşı, siyasi bir savaştır.

The war on drugs is a political war.

Bebeklerin siyasi görüşleri olabileceğini bilmiyordum.

I didn't know that babies could have political opinions.

Ülkedeki siyasi koşullar gittikçe kötüleşti.

The political circumstances in the country got worse and worse.

Ben onların siyasi konumunu paylaşıyorum.

I share their political position.

Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.

Lincoln welcomed his old political opponent.

Birçok insan siyasi deneyimden yoksundu.

Many lacked political experience.

Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.

- Developing political awareness takes time.
- It takes time to develop political awareness.

Hala siyasi olarak aktif misin?

Are you still politically active?

Sizin siyasi partiniz tamamen bozulmuş.

Your political party is completely corrupt.

Bu tartışma çok siyasi oluyor.

- This discussion is getting too political.
- This discussion is becoming too political.

- Oyun, siyasi dünya üzerine bir taşlamadır.
- Oyun, siyasi dünya üzerine bir hicivdir.

The play is a satire on the political world.

Ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

or attend a political meeting,

Siyasi örgütümüzde hep birlikte tartıştığımız fikirleri

first and foremost, a communicator of the ideas that were always discussed collectively

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

Of course, political opponents laughed at me.

siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

but simply where we fall on the political spectrum.

Beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde

unprecedented technological, political and economic change,

Diğerleri, siyasi tutuklulardan çok şey öğrendiler.

Regular prisoners learned a lot from political prisoners.

Daha sonrasında ise bir siyasi partinin

then a political party

Elbette, Cibuti'de halen siyasi muhalefet bulunmakta.

Of course, there’s still political opposition in Djibouti.

O, siyasi değil dini bir figürdü.

He was not a political figure but a religious one.

Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

The embassy denied political asylum to foreign refugees.

Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.

The speaker hinted at corruption in the political world.

Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.

Our political system was shaped by feudal traditions.

Diktatörün devrilmesi siyasi manzarayı altüst edecek.

The dictator's fall will upend the political landscape.

Televizyondaki tüm siyasi tartışmaları takip ederim.

I follow all the political debates on TV.

O, siyasi yelpazenin sol tarafına yönelir.

He leans to the left side of the political spectrum.

Atalarım siyasi sığınma bulmayı ümit etmişlerdi.

My ancestors hoped to find political asylum.

Mülteci krizi Almanya'da siyasi manzarayı sarsabilir.

The refugee crisis could shake up the political landscape in Germany.

Siyasi reformlar yoksulların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

Political reforms may ameliorate the living conditions of the poor.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

Those political ideas arose in India.

Onun çok sayıda siyasi düşmanları vardı.

He had many political enemies.

Grant etkili bir siyasi lider değildi.

Grant was not an effective political leader.

Mevcut siyasi durum çok istikrarlı değil.

- The current political situation is not very stable.
- The current political situation isn't very stable.

Onun siyasi skandalla alakalı olduğu söyleniyor.

He is said to have something to do with the political scandal.

Tom, Almanya'ya siyasi sığınma başvurusunda bulundu.

Tom applied for political asylum in Germany.

Bir devrimden daha siyasi bir şey yoktur.

I don't know anything more political than a revolution.

Organizasyon herhangi bir siyasi partiyle bağlantılı değildir.

The organization is not connected with any political parties.

Zalim hükümetler sık ​​sık siyasi rakiplerini hapsederler.

Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.

Onlar siyasi sığınma aldıktan sonra vatandaş oldu.

They became citizens after receiving political asylum.

Onlar yeni bir siyasi parti kurmaya çalışıyorlar.

- They are trying to organize a new political party.
- They're trying to organize a new political party.

Tom'un ve benim farklı siyasi görüşlerimiz var.

Tom and I have different political views.

Siyasi krizler başladığından berişimdi iki hafta oldu.

It is now two weeks since the political crisis started.

Bir bütün olarak ulus, siyasi reformun lehinde.

The nation as a whole is in favor of political reform.

Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.

The people of this country have become disillusioned with the political establishment.

Leyla şehirde çok güçlü bir siyasi figürdü.

Layla was a pretty strong political figure in the city.

Bunlar istatistiksel veya siyasi reklam aracı hâline geldiğinde

when those come in the form of a statistic or a political-attack ad,

Buna ister siyasi bir hata, yanlış bir adım

Whether you like to call this

İşte bir siyasi partinin sosyal medya kampanyasını yaparken

While doing a social media campaign for a political party,

Siyasi eylemlerin hukukun üstüne çıktığı söylendiğinde insanlar alınıyor.

And people feel offended when you say that political acts end up above the legal acts.

Devirerek. Bu arada, siyasi istikrarsızlığa rağmen, Güney Kore'nin

dictator. Nonetheless, despite the political instability, these were the times when the

Siyasi mahkumlar daha iyi şartlar için açlık grevindeler.

Political prisoners are on a hunger strike for better conditions.

Çoğunlukla anlamlı değişiklikler yapılırsa ben siyasi reformdan yanayım.

In the main, I am in favor of political reform if meaningful changes are made.

Acımasız hükümetler sık ​​sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.

- Tyrannical governments frequently gaol their political opponents.
- Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.

Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.

Party leaders are hammering out a proposal for political reform.

Her yıl binlerce kişi siyasi sığınma için başvuruyor.

Thousands of people apply for political asylum each year.

Benim için, onun hiçbir siyasi sezgisinin olmadığı açıktır.

It is obvious to me that he has no political acumen at all.

"Almanya için Alternatif" Almanya'daki yeni bir siyasi partidir.

The Alternative for Germany is a new political party in Germany.

İki Letonyalının olduğu yerde üç siyasi parti vardır.

Where there are two Latvians, there are three political parties.

Berlin, şu anda Avrupa'daki siyasi koşullardan çok muzdariptir.

Berlin currently suffers a lot from the political circumstances in Europe.

Siyasi parti ilk anketlerde yüzde beş sınırını geçti.

The political party crossed the margin of five percent in the first polls.

İnsanlar siyasi doğruluk olarak adlandırdıkları şey gerçekte nezakettir.

What people call political correctness is in reality politeness.

Siyasi sistemler değişir, ama insanlar hep aynı kalır.

Political systems change, but people always stay the same.

Ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

and even, in one case, killing one of its political opponents.

Yani bu gibi siyasi partilerin savundukları fikirler, eninde sonunda

I mean, these political movements have built their success with ideas

Özel sorunları tartışmakla siyasi meseleleri tartışmak aynı şey değil.

[Lucía Topolansky] It's not the same to argue about political and private affairs.

Prempter nedir daha önce siyasi olaylarda da gündeme gelmişti

What is the prempter has been on the agenda in political events before

Farklı şekillerde kullandı. Örneğin, Alman Hükümeti kendi siyasi teorisini

countries used this finance in different ways. For instance, German Government created their

Onun projesi Fransız Dirigisme'siyle tamamıyla bir ayrılık. Tüm siyasi

of Macron: his program is a complete breakup with French Dirigisme. All the political analyst

Bir anlamda, böyle bir siyasi harekete bir devrim denilebilir.

In a sense, such a political movement may be called a revolution.

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

İstek başkanlık kampanyasında sıcak bir siyasi sorun haline geldi.

The request became a hot political issue in the presidential campaign.

- Tom'un politik hırsı yok.
- Tom'un hiçbir siyasi hırsı yok.

Tom has no political ambition.

Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.

Every day many human lives were lost there in political conflicts.

Küçümsemeye çalışan bir toplumda siyasi bir davranıştır, bir başkaldırıdır der.

in a society that seeks to demean a group of people based on an unalterable trait.