Translation of "Oynamıyor" in English

Tom oynamıyor.

Tom doesn't play.

Tom tenis oynamıyor.

- Tom doesn't play tennis.
- Tom isn't playing tennis.

Tom basketbol oynamıyor.

Tom doesn't play basketball.

Tom yeterince oynamıyor.

Tom doesn't play enough.

- Tom kurallarına göre oynamıyor.
- Tom kurallara göre oynamıyor.

- Tom is not playing by the rules.
- Tom isn't playing by the rules.

- Benim yaşıtlarım benimle oyun oynamıyor.
- Yaşıtlarım benimle oynamıyor.

My peers don't play with me.

Hiç kimse kumar oynamıyor.

No one's gambling.

Tom kurallara göre oynamıyor.

- Tom is not playing by the rules.
- Tom isn't playing by the rules.
- Tom doesn't play by the rules.

Kim kurallara göre oynamıyor?

Who hasn't been playing by the rules?

Tom artık oyuncaklarıyla oynamıyor.

Tom doesn't play with his toys anymore.

Tom neden bizimle oynamıyor?

Why isn't Tom playing with us?

Tom artık satranç oynamıyor.

Tom doesn't play chess anymore.

Tom artık kumar oynamıyor.

Tom doesn't gamble anymore.

Benim arkadaşlarım tenis oynamıyor.

My friends don't play tennis.

Mary artık bebeklerle oynamıyor.

Mary doesn't play with dolls anymore.

Neden artık o benimle oynamıyor?

Why doesn't she play with me anymore?

O neden artık benimle oynamıyor?

Why doesn't he play with me anymore?

Tom artık çok golf oynamıyor.

Tom doesn't play golf so much anymore.

Tom şu anda tenis oynamıyor.

Tom isn't playing tennis now.

Tom tenis oynardı ama artık oynamıyor.

Tom used to play tennis, but he doesn't anymore.

Eskiden basketbol oynardı ama artık oynamıyor.

He used to play basketball, but he doesn't anymore.

Tom iyi tenis oynuyor, ancak çok sık oynamıyor.

Tom plays tennis well, but he doesn't play very often.

Mary, babasının ona satın aldığı oyuncak bebekle oynamıyor.

- Mary doesn't play with the doll that her father bought her.
- Mary doesn't play with the doll her father bought her.