Translation of "Nişan" in English

0.012 sec.

Examples of using "Nişan" in a sentence and their english translations:

Nişan al. Ateş!

Aim. Fire!

Hedefe nişan al.

Take aim at the target.

Ona nişan verildi.

He was awarded order.

Avcılar file nişan aldılar.

The hunters aimed at the elephant.

O, hedefe nişan aldı.

She aimed at the target.

Biri nişan tahtamı çaldı.

Someone stole my dartboard.

Tom hedefe nişan aldı.

Tom aimed at the target.

Nişan törenini iptal ettim.

I broke off the engagement.

Bir nişan yüzüğü arıyorum.

I'm looking for an engagement ring.

Bir geyiğe nişan aldı.

She took aim at a deer.

Nişan aldı, ama ıskaladı.

He aimed, but missed.

O, kuşa nişan aldı.

He aimed at the bird.

Mary nişan yüzüğünü kaybetti.

Mary lost her engagement ring.

Tom tabancasıyla hedefe nişan aldı.

Tom aimed his pistol at the target.

Mary Alice'e nişan yüzüğünü gösterdi.

Mary showed Alice her engagement ring.

Avcı kuşa nişan aldı fakat ıskaladı.

The hunter aimed at the bird, but missed.

Silahımla bir ayıya asla nişan almadım.

I have never aimed at a bear with my rifle.

Mary tüm arkadaşlarına nişan yüzüğünü gösterdi.

Mary showed all her friends her engagement ring.

Bu tabanca ile hedefe nişan al.

Aim at the target with this gun.

Tom silahı Mary'nin kafasına nişan aldı.

Tom leveled the gun at Mary's head.

Tom nişan yüzüğünü Mary'nin parmağına taktı.

Tom put the engagement ring on Mary's finger.

Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.

Tom gave Mary an engagement ring.

Dün gece ona bir nişan yüzüğü verdi.

He gave her an engagement ring last night.

Tom Mary'nin parmağına bir nişan yüzüğü taktı.

Tom put an engagement ring on Mary's finger.

Bir nişan yüzüğü seçmeme yardım edebilir misin?

Can you help me pick out an engagement ring?

Tom Mary'nin güzel nişan yüzüğünü fark etti.

Tom noticed Mary's beautiful engagement ring.

Sami makineli tüfeği Leyla'nın kafasına nişan aldı.

Sami aimed the machine-gun at Layla's head.

Ben ördeklere nişan alıyorum ama onlara ateş etmiyorum.

I aim at ducks, but I don't shoot them.

Tom nişan aldı ve bir uyarı atışı yaptı.

Tom took aim and fired a warning shot.

Mary herkese nişan yüzüğünü göstermek için elini uzattı.

Mary held out her hand to show everybody her engagement ring.

Tom tüfeğini aldı, nişan aldı ve ateş etti.

Tom picked up his rifle, aimed and fired.

Tom geçen hafta Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.

Tom gave Mary an engagement ring last week.

Tom'un nehre giderken bana verdiği nişan yüzüğünü attım.

I threw the engagement ring Tom gave me into the river.

O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.

She doesn't want him to buy an expensive engagement ring.

Kaplana nişan aldım ve ateş ettim fakat onu ıskaladım.

I aimed at the tiger and fired, but missed him.

Tom Mary için pahalı bir nişan yüzüğü almak istemiyor.

Tom doesn't want to buy an expensive engagement ring for Mary.

Yaşlı adam araba penceresini açtı ve silahıyla kuşa nişan aldı.

The old man opened the car window and aimed his gun at the bird.

Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.

Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.

- Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.
- Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.

I aimed at a sparrow, but shot down a goose.

Bunun üzerine RAB, "Kim seni öldürürse, ondan yedi kez öç alınacaktır" dedi. Kimse Kayin'i bulup öldürmesin diye onun üzerine bir nişan koydu.

And the Lord said to him: No, it shall not so be: but whosoever shall kill Cain, shall be punished sevenfold. And the Lord set a mark upon Cain, that whosoever found him should not kill him.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.

The soldiers arrested him and blindfolded him. Then they took him behind their vehicle, and one of the soldiers took aim at his leg and shot him. This scene was filmed and millions of people from all over the world saw it.