Translation of "Kulübüne" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kulübüne" in a sentence and their english translations:

Müzik kulübüne üyeyim.

I belong to the music club.

Gece kulübüne gittik.

We went out clubbing.

Golf kulübüne katıldım.

We joined the country club.

Tenis kulübüne dahilim.

I'm in the tennis club.

Bir striptiz kulübüne gitse;

a strip club;

O, tenis kulübüne üyedir.

She belongs to the tennis club.

Bir yüzme kulübüne üyeyim.

I belong to a swimming club.

Ragbi futbol kulübüne üyeyim.

I belong to the rugby football club.

O, İngilizce kulübüne katıldı.

He joined the English club.

O, beyzbol Kulübüne katıldı.

He joined the baseball club.

O, müzik kulübüne üyedir.

He belongs to the music club.

Beyzbol kulübüne üye misin?

Do you belong to the baseball club?

Bir tiyatro kulübüne üyeyim.

I belong to the drama club.

Ben yelken kulübüne üyeyim.

I belong to the sailing club.

Bir golf kulübüne katılacağım.

I will join a golf club.

Onlar satranç kulübüne üyedir.

They belong to the chess club.

Ben tenis kulübüne üyeyim.

- I'm a member of the tennis club.
- I am a member of the tennis club.
- I belong to the tennis club.

Ken Beyzbol kulübüne katıldı.

Ken joined the baseball club.

Ben yüzme kulübüne üyeyim.

I belong to the swimming club.

Senin kulübüne katılmak istemiyorum.

I don't want to join your club.

Sami, İncil kulübüne gitti.

Sami went to the Bible club.

Okulunun tiyatro kulübüne katıldı.

He joined his school's drama club.

Üniversitenin robot kulübüne katıldım.

- I joined the robotics club of the university.
- I joined the university robotics club.

Masaru İngiliz Kulübüne katılmak istiyor.

Masaru wants to join the English Club.

Dans kulübüne nasıl katılmak istersin?

How would you like to join the dance club?

Binicilik kulübüne kabul için başvurdu.

He applied for admission to the riding club.

Erkek kardeşim beyzbol kulübüne katıldı.

My brother has joined the baseball club.

Tom okulun tiyatro kulübüne katıldı.

Tom joined his school's drama club.

Markku yerel futbol kulübüne katıldı.

Markku joined the local football club.

Bir spor kulübüne katılmak istiyorum.

I want to join an athletic club.

Mary bir kitap kulübüne katıldı.

Mary joined a book club.

O arkadaşlarıyla gece kulübüne gitmekten hoşlanır.

She enjoys going clubbing with her friends.

Bir tenis kulübüne katılmaya karar verdim.

I made up my mind to join a tennis club.

Üç yıl önce golf kulübüne katıldım.

I joined the golf club three years ago.

Dan yerel bir gece kulübüne gitti.

Dan headed to a local nightclub.

Tom ve Mary bir çıplaklar kulübüne gittiler.

Tom and Mary went to a nudist club.

Kız kardeşim geçen yıl basketbol kulübüne üyeydi.

My sister belonged to the basketball club last year.

Zengin komşularım özel bir golf kulübüne üyedir.

My rich neighbors belong to a private golf club.

Tom beni kulübüne katılmam için ikna etti.

Tom talked me into joining his club.

O tenis kulübüne katılmaya niyetiniz var mı?

Do you intend to join that tennis club?

Sanırım hangi yüzme kulübüne katılacağım fark etmez.

I guess it doesn't make any difference which swimming club I join.

- Tom gecelere aktı.
- Tom gece kulübüne gitti.

Tom went clubbing.

Markku bir komşuyla birlikte bir gece kulübüne gitti.

Markku went with a neighbor to a nightclub.

Canlı müziği sevebileceğim yerel bir jazz kulübüne gitmek istiyorum.

I like to go to a local jazz club where I can enjoy live music.

Tom, babasının ona vermiş olduğu golf kulübüne çok bağlı idi.

Tom was very attached to the golf clubs that his father had given him.

Tom bir kahkaha kulübüne katıldı ve onun stres seviyeleri önemli ölçüde düştü.

Tom has joined a laughter club and his stress levels have decreased significantly.

Kitap kulübüne kayıt yaptırmak, tanıtım paketinden sonra üç kitap daha satın almanızı şart koşar

Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.

Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.

An Englishman, a Scotsman, an Irishman, a Welshman, a Gurkha, a Latvian, a Turk, an Aussie, a German, an American, an Egyptian, a Japanese, a Mexican, a Spaniard, a Russian, a Pole, a Lithuanian, a Jordanian, a Kiwi, a Swede, a Finn, an Israeli, a Romanian, a Bulgarian, a Serb, a Swiss, a Greek, a Singaporean, an Italian, a Norwegian, an Argentinian, a Libyan and a South African went to a night club. The bouncer said: "Sorry, I can't let you in without a Thai."