Translation of "Kefalet" in English

Kefalet Projesi,

The Bail Project,

Tom kefalet düzenliyor.

Tom is arranging bail.

Savunma kefalet istedi.

The defense has requested bail.

Bu bedele kefalet deniyor.

And that price is called bail.

kefalet ödeyemedikleri için oradalar.

are there because they cannot pay bail.

Yeterince cesur kefalet karşıtlarımız var,

who are audacious enough to dream big and fight hard,

Bir hakim 500 dolar kefalet belirledi.

where a judge set 500 dollars bail.

Siyahi veya Latinseniz ve kefalet belirlendiyse

And if you are black or Latino and cash bail has been set,

kefalet esaretiyle hapis yatan o insanlar

who are held in jail on bail bondage, right now --

kefalet gibi düşmanca uygulamalarına izin vermiş olacağız.

The targeting of black communities through predatory practices like bail.

Ne kadar sürerse, her seferinde bir kefalet

one bail at a time, for as long it takes,

Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın.

If you can't make bail, you'll have to stay in jail.

Kablolu yayın üyeliği ya da kefalet bonosu reklamıydı,

It was a commercial for cable subscriptions

Kefalet aslında bir çeşit şartlı tahliye olarak yaratılmıştı.

Now, bail was actually created as a form of conditional release.

Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,

We knew that bail money comes back at the end of a criminal case,

Her bölge, kefalet karşıtlarından oluşan bir ekiple donatılacak.

Each bail project site will be staffed by a team of bail disrupters.