Translation of "Hatırlayamıyor" in English

0.004 sec.

Examples of using "Hatırlayamıyor" in a sentence and their english translations:

Tom hatırlayamıyor.

Tom can't remember.

- Leyla ismini hatırlayamıyor.
- Leyla onun ismini hatırlayamıyor.

Layla can't remember his name.

Tom yeri hatırlayamıyor.

Tom can't remember where.

Tom ismini hatırlayamıyor.

Tom can't remember his name.

Tom bir şey hatırlayamıyor.

Tom can't remember anything.

Tom şarkının sözlerini hatırlayamıyor.

Tom can't remember the words of the song.

Tom, Mary'nin adresini hatırlayamıyor.

Tom can't remember Mary's address.

Leyla acımasız saldırıyı hatırlayamıyor.

Layla can't remember the brutal assault.

Sami şirketin adını hatırlayamıyor.

Sami can't remember the name of the company.

Tom hazineyi nereye gömdüğünü hatırlayamıyor.

Tom can't remember where he buried the treasure.

Tom belgeleri nereye sakladığını hatırlayamıyor.

Tom can't remember where he hid the documents.

Tom, anaokulu öğretmeninin adını hatırlayamıyor.

Tom can't remember his kindergarten teacher's name.

Tom güneş gözlüğünü nereye koyduğunu hatırlayamıyor.

Tom can't remember where he put his sunglasses.

Öyleyse ne söylediğini bile hatırlayamıyor musun?

So you can't even remember what you said?

Tom kağıt öğütücüyü nasıl kullanacağını hatırlayamıyor.

Tom can't remember how to use the shredder.

Tom pembe çoraplarını nerede aldığını hatırlayamıyor.

Tom can't remember where he bought his pink socks.

Tom Mary'nin söylediği bir şeyi hatırlayamıyor.

Tom can't remember anything Mary said.

Hiç kimse onun soyadını tam olarak hatırlayamıyor.

No one can remember his last name exactly.

Problem, arabayı nereye park ettiğimi hatırlayamıyor olmam.

The trouble is that I can't remember where I parked the car.

Tom Mary'nin Boston'a ne zaman taşındığını hatırlayamıyor.

Tom can't remember when Mary moved to Boston.

Tom anahtarlarını nereye koyduğunu tam olarak hatırlayamıyor.

Tom can't remember exactly where he put his keys.

Tom arabasını nereye parkettiğini tam olarak hatırlayamıyor.

Tom can't remember exactly where he parked his car.

Tom Mary'nin ne söylediğini tam olarak hatırlayamıyor.

Tom can't remember exactly what Mary said.

Tom ne yapması gerektiğini tam olarak hatırlayamıyor.

Tom can't remember exactly what he was supposed to do.

O her şeyi unuttu ve hiçbir şeyi hatırlayamıyor.

She forgot everything and can't remember anything.

Tom hangi ping-pong raketinin onunki olduğunu hatırlayamıyor.

Tom can't remember which ping-pong paddle is his.

Tom şarkı akortlarını hatırlayabiliyor, fakat bütün sözleri hatırlayamıyor.

Tom can remember the chords to the song, but can't remember all the lyrics.

Sami, Leyla'nın cesedini tam olarak nerede gömdüğünü hatırlayamıyor.

Sami can't remember exactly where he buried Layla's body.

Tom yatağında en son ne zaman yalnız uyuduğunu hatırlayamıyor.

Tom can't remember the last time he slept alone in his bed.

Tom ceketini bir yerde bıraktı ve nereye bıraktığını hatırlayamıyor.

Tom left his jacket somewhere and he can't remember where.

Tom Mary'nin ebeveynleri ile ilk kez ne zaman karşılaştığını hatırlayamıyor.

Tom can't remember exactly when he first met Mary's parents.

Tom ailesiyle birlikte en son ne zaman akşam yemeği yediğini hatırlayamıyor.

Tom can't remember the last time he ate dinner with his family.

Tom'un o kadar çok arkadaşı var ki onların hepsinin isimlerini hatırlayamıyor.

Tom has so many friends that he can't remember all their names.

David'in o kadar çok arkadaşı var ki onların tüm isimlerini bile hatırlayamıyor.

David has so many friends that he can't even recall all their names.

- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.

David has so many girlfriends that he can't remember all of their names.