Translation of "Hasreti" in English

Vatan hasreti hissediyorum.

I feel homesick.

Ev hasreti çekiyorum.

- I am homesick.
- I'm homesick.

Tom vatan hasreti çekiyordu.

Tom was homesick.

Tom sıla hasreti çekiyor.

- Tom is homesick.
- Tom's homesick.

O, vatan hasreti çekiyor.

She is homesick.

Tom ev hasreti çekti.

Tom felt homesick.

Biraz vatan hasreti çekiyorum.

I'm a little homesick.

O vatan hasreti çekiyordu.

She was homesick.

Sıla hasreti çektiklerini söylediler.

- They said they were homesick.
- They said that they were homesick.

Sık sık vatan hasreti çekerim.

I often feel homesick.

Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.

Tom was a little homesick.

Tom'un vatan hasreti çektiğini biliyorum.

- I know that Tom is homesick.
- I know Tom is homesick.

Tom vatan hasreti çektiğini söyledi.

- Tom said that he felt homesick.
- Tom said he felt homesick.

Tom vatan hasreti çektiğimi biliyordu.

Tom knew that I was homesick.

Tom vatan hasreti çektiğimi biliyor.

- Tom knows that I'm homesick.
- Tom knows I'm homesick.

Tom ev hasreti çektiğini söyledi.

- Tom said that he felt homesick.
- Tom said he felt homesick.

- Tom Mary'nin vatan hasreti çektiğini söyledi.
- Tom, Mary'nin vatan hasreti çektiğini söyledi.

- Tom said that Mary felt homesick.
- Tom said that Mary was homesick.

İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.

At first, Meg was homesick.

Eğer ailemi düşünürsem, vatan hasreti çekiyorum.

I feel homesick when I remember my family.

Tom Mary'nin vatan hasreti çektiğini düşündü.

- Tom thought Mary was homesick.
- Tom thought that Mary was homesick.

Tom vatan hasreti çekiyor, değil mi?

Tom is homesick, isn't he?

Memleketimin şarkıları bende sıla hasreti yaratıyor.

Songs from my country make me homesick.

Bu şarkı beni vatan hasreti çeken yapıyor.

This song makes me homesick.

Tom'un bu kadar vatan hasreti çekeceğini sanmıyordum.

I didn't think Tom would get so homesick.

Tom'un göründüğü kadar memleket hasreti çekiyor gibi görünmüyorsun.

You don't seem to be as homesick as Tom seems to be.