Translation of "Gıcık" in English

0.002 sec.

Examples of using "Gıcık" in a sentence and their english translations:

Boğazımda gıcık var.

I've got a frog in my throat.

- Kız gıcık bir şey.
- Kız gıcık bir tip.

The girl is somewhat of a killjoy.

Gıcık gülüşlü bir kadının resmedildiği bu tablo

This picture depicting a woman with a lazy smile

- Gıcık tutmasından uyuyamıyor musunuz?
- Öksürük sizi uyutmuyor mu?

Does the cough disturb your sleep?

- Tom'a uyuzum.
- Tom'a gıcık oluyorum.
- Tom'a ayar oluyorum.
- Tom'a uyuz oluyorum.

Tom rubs me the wrong way.

Bu sabahtan beri boğazımda bir gıcık var. Gerçekten soğuk algınlığına mı yakalandım.

I've had a tickle in my throat since this morning. Have I really caught a cold?

- O müzik sinirlerimi gıcık ediyor.
- Bu müzik sinirimi bozuyor.
- Bu müzik kulağımı tırmalıyor.

That music is grating on my nerves.