Translation of "Güneşli" in English

Hava güneşli.

The weather is sunny.

Oda güneşli.

The room is sunny.

Güneşli olacak.

It'll be sunny.

Burası güneşli.

It's sunny here.

- Bugün güneşli bir gün.
- Güneşli bir gün.

It's a sunny day.

Bugün hava güneşli.

- It is sunny today.
- It's sunny today.

Pazartesi ve güneşli.

It's Monday and it's sunny.

Sadece şimdi güneşli.

It's sunny just now.

Burada hava güneşli.

It's sunny here.

Hava güneşli olacak.

It's going to be sunny.

- Bugün güneşli bir gün.
- Bugün güneşli bir gün

- It is sunny today.
- Today is a sunny day.

Ben, güneşli olacağını sanmıyorum.

I don't suppose it's going to be sunny.

Bizim oturma odası güneşli.

- Our living room is sunny.
- Our living room gets lots of sunlight.

Güneşli olacak gibi görünüyor.

It looks like it's going to be sunny.

Bugün güneşli bir gün.

It's a sunny day.

Yarın güneşli olacak mı?

Will it be sunny tomorrow?

Güzel güneşli bir gündü.

- It was a beautiful sunny day.
- It was a fine sunny day.

Bugün güneşli bir gün

- It is sunny today.
- Today is a sunny day.

Hava güneşli ve sıcaktı.

It was sunny and warm.

Sanırım yarın güneşli olacak.

I think it will be sunny tomorrow.

Sanırım hava güneşli olacak.

- I think it will be sunny.
- I think it'll be sunny.

Bugün güneşli olacağını umuyordum.

I was hoping today would be sunny.

Şanslıysak, yarın güneşli olacak.

If we're lucky, it'll be sunny tomorrow.

Yarın güneşli olacağını umuyorum.

I'm hoping it'll be sunny tomorrow.

Umarım yarın güneşli olur.

- I hope it's sunny tomorrow.
- I hope that it's sunny tomorrow.

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneşli olsa da hava soğuktu.

Although the sun was out, it was cold.

Güneşli bir akşamda ise kırmızı.

In the sunny evening, everything is red.

İçeride kalmak için çok güneşli.

It's too sunny to stay inside.

Bugün İstanbul'da hava çok güneşli.

Today, the weather in Istanbul is really sunny.

Bu yaz güneşli günümüz çoktu.

We had few sunny days this summer.

Yarın öğleden sonra güneşli olacak.

- It'll be sunny tomorrow afternoon.
- It's going to be sunny tomorrow afternoon.

Bugün hava güneşli ama soğuk.

Today it's sunny but cold.

Hava güneşli ama su soğuk.

It's sunny, but the water is cold.

Almanya güneşli bir ülke değil.

Germany is not a sunny country.

Dün güneşli bir gün müydü?

Was yesterday a sunny day?

Hava bugün sıcak ve güneşli.

The weather's warm and sunny today.

Umarım hava yarın güneşli olur.

- I hope it'll be sunny tomorrow.
- I hope that it'll be sunny tomorrow.

Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.

In spite of the sunny weather, the air was rather chilly.

Yarın hava güneşli olursa, pikniğe gideriz.

If it is sunny tomorrow, we will go on a picnic.

Güneşli günlerde sık sık yürüyüşe giderdik.

We would often go hiking on sunny days.

Yarın güneşli olup olmayacağını bilmek istiyoruz.

- We want to know if it will be sunny tomorrow.
- We want to know if it'll be sunny tomorrow.

Pikniğe gitmek için güneşli havadan yararlandık.

We took advantage of the sunny weather to go on a picnic.

Oh, güneşli havada yağan yağmur var.

Oh, there is a sun shower.

Hava güneşli olduğunda gitmek güzel olurdu.

It would be nice to go when is sunny.

Güneşli günlerde, sahil çok kalabalık olur.

On sunny days, the beach is very crowded.

Bugünkü hava, ara sıra bulutlu güneşli.

Today's weather is sunny with occasional clouds.

Güneşli günlerde çimlerin üzerinde yatmayı sever.

He loves to lie in the grass on a sunny day.

Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.

Tomorrow's weather should be sunny with occasional rain.

Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.

A warm, sunny day is ideal for a picnic.

Biz alışveriş merkezine gittiğimizde güneşli bir gündü.

It was a sunny day when we went to the mall.

Dışarıda havanın güneşli olup olmayacağını merak ediyorum.

I wonder if it will be sunny outside.

Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.

Tom loves to lie in the grass on a sunny day.

Güneşli bir gün olmasına rağmen hava soğuk.

Despite being a sunny day, it is cold.

Nisan ayında güneşli bir günde, yürüyüşe çıktık.

One sunny day in April, I went out for a walk.

Yağmurlu veya güneşli fark etmez, atletizm yarışması düzenlenecek.

Rain or shine, the athletic meet will be held.

Bugün hava güneşli, bu yüzden herkes güneş gözlüğü takıyor.

Today it's very sunny, so everyone is wearing sunglasses.

Odam güneye bakar, bu onu güneşli ve rahat yapar.

My room faces south, which makes it sunny and very comfortable.

Güneşli bir hafta sonu bir dağ kaçamağı için mükemmeldir.

A sunny weekend is perfect for a mountain getaway.

Ben de hafta sonunda güneşli hava için umut ediyorum.

I also hope for sunny weather at the weekend.

Genelde hava çok güneşli değilken bile güneş gözlüğü takar.

He usually wears sunglasses even when it's not so bright.

Onun ani ölümünün haberi, güneşli bir günde gök gürültüsü gibiydi.

The news of his sudden death was like thunder on a sunny day.

- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olmasına rağmen hava soğuktu.

Although the sun was out, it was cold.

Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.

Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.

"Güneş sarıdır. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Ben sarılığın güneşli olduğu fikrindeyim."

"The sun is yellow." "That depends on your perspective. I am of the opinion that yellowness is sunny."

Yağmurlu veya güneşli fark etmez, hava nasıl olursa olsun açılış töreni saat dokuzda başlayacak.

Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.

Ay gökyüzündeki Güneşten doğuya doğru hareket eder, biz her gece ayın güneşli tarafını biraz daha çok görürürüz.

As the Moon moves eastward away from the Sun in the sky, we see a bit more of the sunlit side of the Moon each night.

Kambur ay biz ayın tam güneşli yüzünü görene kadar her gece şişmanlıyor gibi görünür. Biz bu faza dolunay diyoruz.

The gibbous moon appears to grow fatter each night until we see the full sunlit face of the Moon. We call this phase the full moon.