Translation of "Bulmacayı" in English

Bulmacayı çözdüm.

I just solved the puzzle.

Bulmacayı çözmeye çalışalım.

Let's try to solve the riddle.

Bulmacayı çözdün mü?

Have you worked the puzzle out?

Bulmacayı çözmek istiyorum.

I'd like to solve the puzzle.

Bulmacayı çözebilir misin?

Can you solve the puzzle?

Tom bulmacayı çözdü.

Tom has solved the puzzle.

Tom bulmacayı çözemedi.

Tom couldn't solve the puzzle.

- Tom çapraz bulmacayı seviyor.
- Tom kare bulmacayı sever.

Tom likes crossword puzzles.

Bulmacayı nasıl çözeceğimi bilemiyorum.

I can't figure out how to solve the puzzle.

Bulmacayı çözmeyi zor buldum.

I found it difficult to solve the puzzle.

Hiç kimse bulmacayı çözemedi.

No one could solve the puzzle.

Tom bulmacayı çözmeye çalıştı.

Tom tried to solve the puzzle.

Herkes bulmacayı çözmeye çalıştı.

Everyone tried to solve the puzzle.

Bu bulmacayı çözebilir misin?

Can you solve this puzzle?

Bu bulmacayı çözebilir miyim?

Can I be done with this puzzle?"

Hâlâ bu bulmacayı çözemiyorum.

I still can't figure out this puzzle.

Bu bulmacayı yeni çözdüm.

I just solved this puzzle.

Kare bulmacayı mı, yoksa çengel bulmacayı mı daha çok seviyorsun?

Which crossword do you like better, American-style or Swedish-style?

Bu bulmacayı çözmek zaman gerektirmedi.

The solution of the puzzle required no time.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.

He did the crossword with ease.

Tom bulmacayı çözen tek kişiydi.

Tom was the only one who was able to solve the puzzle.

Biraz daha sabırla bu bulmacayı çözebilirdin.

You could have solved this puzzle with a little more patience.

Çocuk bulmacayı çözmek için yeterince zekiydi.

The boy was clever enough to solve the puzzle.

Bu bulmacayı nasıl çözeceğini biliyor musun?

Do you know how to solve this riddle?

O, ona bulmacayı nasıl çözeceğini açıkladı.

She explained to him how to solve the puzzle.

- Tom bulmacayı çözdü.
- Tom yapbozu tamamladı.

Tom solved the puzzle.

Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.

I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.

Bir bulmacayı birleştirmeye çalışarak zaman harcamayı seviyorum.

I love to spend time trying to put together a puzzle.

Bu bulmacayı daha önce kaç kere yaptın?

How many times have you done this puzzle already?

- Tom sonunda bulmacayı çözdü.
- Tom sonunda yapbozu tamamladı.

Tom finally solved the puzzle.

Tom buraya gelmeden önce bu çapraz bulmacayı bitirmeye çalışıyorum.

I'm trying to finish this crossword puzzle before Tom gets here.

- Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.
- Birazcık daha sabırlı olsaydın yapbozu bitirebilirdin.

You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.