Translation of "Bahçesine" in English

Bahçesine sebze ekti.

She seeded vegetables in her garden.

Hayvanat bahçesine gittim.

I went to the zoo.

Hayvanat bahçesine gitmedim.

I didn't go to the zoo.

Hayvanat bahçesine gidelim.

- Let's go to the zoo.
- Let's go to the zoo!

Hayvanat bahçesine gittik.

We went to the zoo.

Fil, hayvanat bahçesine getirildi.

The elephant was brought to the zoo.

Onlar hayvanat bahçesine gittiler.

They went to the zoo.

Dün hayvanat bahçesine gittim.

I went to the zoo yesterday.

Çocukları hayvanat bahçesine götürelim.

Let's take the children to the zoo.

Hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

How do I get to the zoo?

Tama hayvanat bahçesine gittik.

We went to the Tama Zoo.

Hayvanat bahçesine gitmek istiyorum.

I want to go to the zoo.

Tom bahçesine su püskürtüyor.

Tom is spraying his garden.

Hayvanat bahçesine gitmek istedim.

I wanted to go to the zoo.

Buradan hayvanat bahçesine nasıl gidebilirim?

How can I get to the zoo from here?

Hayvanat bahçesine gitmek için sabırsızlanıyorum.

- I am looking forward to going to the zoo.
- I'm looking forward to going to the zoo.

O bizi hayvanat bahçesine götürdü.

He took us to the zoo.

Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

My father took us to the zoo.

Kız kardeşimle hayvanat bahçesine gittim.

I went to the zoo with my sister.

Dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

They went to the zoo by bus yesterday.

Tom çocuklarını hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took his children to the zoo.

Neden benimle hayvanat bahçesine gelmiyorsun?

Why don't you come to the zoo with me?

Komşum bahçesine yeni çim ekiyor.

My neighbor is planting new grass in his yard.

Tom hayvanat bahçesine gitmemizi önerdi.

Tom suggested that we go to the zoo.

Tom arka bahçesine doğru yürüdü.

Tom walked out into his backyard.

Tom Mary'yi hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took Mary to the zoo.

Hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

Do you want to go to the zoo?

Bugünlerde seni hayvanat bahçesine götüreceğim.

I will take you to the zoo one of these days.

O onu hayvanat bahçesine götürdü.

She took him to the zoo.

Tom ailesini hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took his family to the zoo.

Tom bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took us to the zoo.

Hayvanat bahçesine ne kadar uzak?

How far is it to the zoo?

Hayvanat bahçesine gitmek ister misiniz?

Would you like to go to the zoo?

Hayvanat bahçesine gitmek hoşuma gidiyor.

I like going to the zoo.

Sami, Leyla'yı arka bahçesine gömdü.

Sami buried Layla in his backyard.

Tom bizi hayvanat bahçesine götürecek.

Tom will take us to the zoo.

Tom köpeğini arka bahçesine gömdü.

Tom buried his dog in his backyard.

Bahçesine üç kayısı ağacı dikti.

He planted three apricot trees in his yard.

Oturduğumuz yer hayvanat bahçesine yakın.

We live near the zoo.

- Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.
- Oyun oynamak için lütfen çocuk bahçesine gidin.

Please go to the playground to play.

Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill took his brother to the zoo.

Çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.

He often takes his children to the zoo.

Tom arka bahçesine bir palmiye dikiyor.

Tom is planting a palm tree in his backyard.

Götürmemi isterseniz Tom'u hayvanat bahçesine götürürüm.

I'll take Tom to the zoo if you want me to.

Tom çocuklarıyla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

Tom went to the zoo with his children.

Tom Mary ile hayvanat bahçesine gitti.

Tom went to the zoo with Mary.

Dün hayvanat bahçesine kaç kişi geldi?

How many people came to the zoo yesterday?

Onlar dün otobüsle hayvanat bahçesine gittiler.

They went to the zoo by bus yesterday.

Tom'un bahçesine ne olduğunu merak ediyorum.

I wonder what happened to Tom's garden.

Tom erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took his brother to the zoo.

Tom onu hayvanat bahçesine götürmemi istedi.

Tom asked me to take him to the zoo.

Kız kardeşim çocukları hayvanat bahçesine götürdü.

My sister took the children to the zoo.

Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.

Please go to the playground to play.

Benimle hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

Do you want to go to the zoo with me?

Babam bizi dün hayvanat bahçesine götürdü.

Father took us to the zoo yesterday.

Şu otobüs sizi hayvanat bahçesine götürecektir.

That bus will take you to the zoo.

Dün babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

My dad took us to the zoo yesterday.

O, onu hayvanat bahçesine götürmemi önerdi.

She suggested that I take him to the zoo.

O, onunla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

She went with him to the zoo.

Tom bahçesine üç elma ağacı dikti.

Tom planted three apple trees in his yard.

Tom Mary'ye onu hayvanat bahçesine götürttü.

Tom got Mary to take him to the zoo.

Neden bugün Tom'la hayvanat bahçesine gitmiyorsun?

Why don't you go to the zoo with Tom today?

Tom, Mary'yi hayvanat bahçesine götürmemi istedi.

Tom asked me to take Mary to the zoo.

Bizimle hayvanat bahçesine gitmek ister misin?

Do you want to go to the zoo with us?

Geçen hafta kardeşimle hayvanat bahçesine gittim.

I went to the zoo last week with my brother.

Seninle hayvanat bahçesine gitmeyi çok istiyorum.

I'm looking forward to going to the zoo with you.

Hayvanat bahçesine giden otobüs bu mu?

Is this the bus that goes to the zoo?

- Tom arka bahçesine bir tavuk kümesi kurdu.
- Tom arka bahçesine bir tavuk kümesi yaptırdı.

Tom built a chicken coop in his backyard.

Birkaç dakikalık yürüyüş onu hayvanat bahçesine getirdi.

A few minutes' walk brought him to the zoo.

Bana hayvanat bahçesine giden yolu söyleyebilir misin?

Could you tell me the way to the zoo?

Dün hava güzel olsaydı, hayvanat bahçesine gidecektik.

- If the weather had been nice yesterday, we would have gone to the zoo.
- If the weather had been nice yesterday, we would've gone to the zoo.

Önümüzdeki pazar günü bir hayvanat bahçesine gideceğim.

Next Sunday I'll go to a zoo.

Parka gitmektense hayvanat bahçesine gitmeyi tercih ederiz.

We would rather go to the zoo than to the park.

Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götürüyorum.

- I am taking my son to the zoo this afternoon.
- I'm taking my son to the zoo this afternoon.

Biz Çarşamba günü genellikle hayvanat bahçesine gittik.

We usually went to the zoo on Wednesday.

Bu öğleden sonra oğlumu hayvanat bahçesine götüreceğim.

- I am taking my son to the zoo this afternoon.
- I'm taking my son to the zoo this afternoon.

Tom çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.

Tom often takes his children to the zoo.

Tom bizimle hayvanat bahçesine gitmek istiyor mu?

Does Tom want to go to the zoo with us?

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill took his little brother to the zoo.

Tom Mary'nin kendisiyle hayvanat bahçesine gitmesini istedi.

Tom asked Mary to go to the zoo with him.

Tom ve Mary birlikte hayvanat bahçesine gittiler.

Tom and Mary went to the zoo together.

Tom'un bizimle hayvanat bahçesine gitmek isteyeceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will want to go to the zoo with us.
- I don't think that Tom will want to go to the zoo with us.

Tom senin erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Tom took your brother to the zoo.

Tom Mary'nin kimle hayvanat bahçesine gittiğini bilmiyor.

Tom doesn't know who Mary went to the zoo with.

Sevgilim bahçesine gelsin, ve hoş meyvelerini yesin.

Let my beloved come into his garden, and eat his pleasant fruits.

Mary'nin çocukları yarın hayvanat bahçesine geziye çıkıyor.

Mary's kids are going on a field trip to the zoo tomorrow.

Tom arka bahçesine üç tane ağaç dikti.

Tom planted three trees in his backyard.

Tom'un kiminle hayvanat bahçesine gitmeyi planladığını bilmiyorum.

- I don't know who Tom plans to go to the zoo with.
- I don't know who Tom plans on going to the zoo with.

Hala bizimle hayvanat bahçesine gitmek istiyor musun?

Do you still want to go to the zoo with us?

Sami arka bahçesine bir zeytin ağacı dikti.

Sami planted an olive tree in his backyard.

Tom ve Mary bir tarihte hayvanat bahçesine gitti.

Tom and Mary went on a date to the zoo.

Çocukken birlikte hayvanat bahçesine gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun?

Do you remember the time we went to the zoo together when we were kids?

Tom hayvanat bahçesine seninle gidiyorsa ben de gideceğim.

If Tom is going to the zoo with you, I'll go, too.

Onların fokları beslemesini izlemek için hayvanat bahçesine gidelim.

Let's go to the zoo to watch them feed the seals.