Translation of "Bırakmayı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Bırakmayı" in a sentence and their english translations:

Bırakmayı düşünüyorum.

I intend to quit.

Bahşiş bırakmayı unutma.

Don't forget to leave a tip.

Onu bırakmayı denemeliydim.

- I should've tried to stop it.
- I should have tried to stop it.

Tom bırakmayı seçti.

Tom chose to quit.

Sigarayı bırakmayı umuyorum.

I hope to stop smoking.

Okulu bırakmayı düşünüyorum.

I'm thinking of dropping out of school.

Tom serbest bırakmayı reddetti.

Tom refused to let go.

Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.

I don't like to leave things up in the air.

Tom freni bırakmayı unuttu.

Tom forgot to release the brake.

Rehineleri serbest bırakmayı reddettiler.

They refused to release the hostages.

Bırakmayı göze alabilir misin?

Can you afford to quit?

Leyla işini bırakmayı düşünüyordu.

Layla considered quitting her job.

Sami esrarı bırakmayı denedi.

Sami tried to quit smoking weed.

Bunu burada bırakmayı planlıyorum.

I plan to leave this here.

Bir adalet mirası bırakmayı düşünmeliyiz.

think of leaving them a legacy of justice.

Çocuğunu yağmur altında bırakmayı reddetti.

She refused to let her child go out in the rain.

Bir şeyi bitirilmemiş bırakmayı sevmez.

She doesn't like to leave anything unfinished.

Liseyi bırakmayı gerçekten istiyor musun?

Do you really want to drop out of high school?

Okulu bırakmayı gerçekten istiyor musun?

Do you really want to quit school?

İşini bırakmayı gerçekten istiyor musun?

Do you really want to quit your job?

Sigarayı ne zaman bırakmayı tasarlıyorsun?

When do you intend to quit smoking?

Neden işini bırakmayı planladığını biliyorum.

I know why you're planning to quit your job.

Boş yere sigarayı bırakmayı denedi.

He tried in vain to quit smoking.

Hiç işini bırakmayı düşündün mü?

Have you ever thought about quitting your job?

Ciddi olarak işimi bırakmayı düşünüyorum.

I'm seriously considering quitting my job.

O, kapıyı açık bırakmayı reddetti.

He denied leaving the door open.

Tom işi tadında bırakmayı bilmiyor.

Tom doesn't know when to quit.

Tom işini bırakmayı düşündüğünü söylüyor.

Tom says he's thinking about quitting his job.

Mary sigarayı bırakmayı denediğini söylüyor.

Mary says she's trying to quit smoking.

- Tom bir şeyi yarım kalmış bırakmayı sevmiyor.
- Tom bir şeyi bitmemiş bırakmayı sevmiyor.

Tom doesn't like to leave anything unfinished.

Tom bana işini bırakmayı planladığını söyledi.

- Tom told me that he was planning to quit his job.
- Tom told me he was planning to quit his job.

Bütün paramı bırakmayı planladığın kişi sensin.

You're the one that I plan to leave all my money to.

Daha önce sigarayı bırakmayı denediniz mi?

Have you ever tried to quit smoking?

Tom'un işini bırakmayı planladığını herkes biliyordu.

Everyone knew Tom was planning to quit his job.

Ben işi yarım yapılmış bırakmayı sevmiyorum.

I don't like leaving the job half done.

İşini bırakmayı ciddi olarak düşünüyor musun?

Are you seriously thinking about quitting your job?

- Sigarayı bırakmaya çalıştım.
- Sigarayı bırakmayı denedim.

I tried to quit smoking.

Okulu bırakmayı düşündüm ama sonra fikrimi değiştirdim.

I considered leaving school, but thought better of it.

Dan, Linda ve çocuklarını yalnız bırakmayı tasarlamadı.

Dan never intended to leave Linda and her children alone.

Tom'un neden işini bırakmayı planladığını merak ediyorum.

I wonder why Tom is planning to quit his job.

- Pes etmeyi planlamıyorum.
- Vazgeçmeyi planlamıyorum.
- Bırakmayı planlamıyorum.

I don't plan to give up.

Tom sakal bırakmayı düşündü ama bırakmamaya karar verdi.

Tom thought of growing a beard, but decided not to.

Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.

Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.

Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.

Tom considered leaving school, but decided against it.

Sami okulda başarılı olarak kardeşlerini gölgede bırakmayı arzu ediyordu.

Sami hoped to outshine his siblings by doing well at school.

O bir sakal bırakmayı düşündü ama sakal bırakma fikrinden vazgeçti.

- He thought of growing a beard but gave that up.
- He thought about growing a beard, but gave up the idea of growing one.

Çete 100.000 dolar fidye için Tom'u serbest bırakmayı kabul etti.

The gang agreed to release Tom for a ransom of $100,000.

Son olarak beğendiyseniz bu videoya beğeni bırakmayı unutmayın ve izlediğiniz için teşekkürler.

Finally, don’t forget to like this video if you enjoyed it, and thanks for watching.

Aşağıda yorumlara yazın ve her zaman olduğu gibi, eğer sevdiyseniz beğeni bırakmayı umutmayın.

Let us know in the comments below, and as always do leave this video a like if you liked

- Onun altında çalışmaktansa istifa ederim.
- Onun emri altında çalışmaktansa işi bırakmayı tercih ederim.

I would rather quit than work under him.

- Tom bizi araçla eve bırakmayı teklif etti.
- Tom bizi araçla eve götürmeyi teklif etti.

Tom has offered to drive us home.

Sigarayi bırakmayı denedin ve başarısız olduysan bunun sana engel olmasına izin verme. Bırakmayı ne kadar çok denersen başarı sansın da o kadar büyük olur. Belki de geçen sefer hazır değildin.

If you have tried to quit smoking and failed, don't let that be an obstacle. The more times you try to quit, the greater your chance of success. Maybe you weren't ready last time.

- Sami, Leyla'ya arabayla gezmeyi teklif etti.
- Sami, Leyla'ya arabayla götürmeyi teklif etti.
- Sami, Leyla'ya arabayla bırakmayı teklif etti.

Sami offered to give Layla a ride.

Birçok kişi bana sigarayı bırakmayı nasıl başardığımı soruyor. İnanılmaz ama sadece sigaraları ağzıma sokmayı ve yakmayı kestim ve bu işe yaradı!

Many ask me how I managed to quit smoking. It's incredible, but I just stopped putting cigarettes in my mouth and lighting them up. And it worked!

- Kazananlar suçluluk hissetmeden sıkça ve hızla bir şeyleri bırakmayı bilir.
- Suçluluk duygusuna kapılmadan sık sık ve hızla bir şeylerden vazgeçmesini bilen kazanır.

Winners quit fast, quit often, and quit without guilt.