Translation of "Arabasında" in English

0.009 sec.

Examples of using "Arabasında" in a sentence and their english translations:

- Tom arabasında.
- Tom onun arabasında.

Tom is in his car.

Saman arabasında gidiyorduk.

and I'm on a hayride.

O arabasında yaşar.

He lives in his car.

Tom, arabasında oturuyor.

Tom is sitting in his car.

Tom arabasında kaldı.

- Tom stayed in his car.
- Tom stayed in the car.

Tom arabasında değil.

- Tom's not in his car.
- Tom isn't in his car.

Tom arabasında uyudu.

Tom slept in his car.

Tom arabasında uyuyor.

Tom is sleeping in his car.

Tom arabasında yalnız.

- Tom is alone in his car.
- Tom is by himself in his car.

Tom arabasında yalnızdı.

Tom was by himself in his car.

Tom arabasında çalışıyor.

Tom is working on his car.

Sami arabasında bekliyor.

Sami has been waiting in his car.

- Tom, Mary'nin arabasında Mary'yi gördü.
- Tom, Mary'yi arabasında gördü.

Tom saw Mary in her car.

Tom, Mary'yi arabasında bekliyor.

Tom is in his car waiting for Mary.

Tom otoparktaki arabasında oturuyor.

Tom is sitting in his car in the parking lot.

Şapkamı Tom'un arabasında buldum.

I found my hat in Tom's car.

Tom kendi arabasında yaşar.

Tom lives in his car.

Tom ceketini arabasında bıraktı.

Tom left his jacket in his car.

Tom telefonunu arabasında bıraktı.

Tom left his phone in his car.

Tom şemsiyesini arabasında unuttu.

- Tom forgot his umbrella in his car.
- Tom forgot his umbrella in the car.

Mary çantasını arabasında bıraktı.

Mary left her purse in her car.

Mary çantasını arabasında unuttu.

Mary forgot her purse in her car.

Tom'un arabasında ne yapıyorsun?

What are you doing in Tom's car?

Tom gözlüğünü arabasında bıraktı.

Tom left his glasses in his car.

Tom hâlâ arabasında mı?

Is Tom still in his car?

Tom arabasında, değil mi?

Tom is in his car, isn't he?

Genellikle arabasında şarkı söyler.

He often sings in his car.

Tom arabasında ölü bulundu.

Tom was found dead in his car.

Tom sonunda arabasında uyudu.

Tom ended up sleeping in his car.

O, arabasında beni geri getirdi.

He brought me back in his car.

Tom restoranın dışında arabasında oturuyordu.

Tom was sitting in his car outside the restaurant.

Tom'un arabasında bir sorun var.

Something's wrong with Tom's car.

Tom'un arabasında bir kız vardı.

There was a girl in Tom's car.

Tom telefonunu Mary'nin arabasında bıraktı.

Tom left his phone in Mary's car.

Sami'nin DNA'sı Leyla'nın arabasında bulundu.

Sami's DNA was found in Layla's car.

Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bıraktı.

Tom left his umbrella in Mary's car.

Tom bir kamp arabasında yaşıyor.

- Tom lives in a caravan.
- Tom lives in a camper.

Sami'nin, arabasında bir silahı vardı.

Sami had a gun in his car.

Tom'un kanı, Mary'nin arabasında bulundu.

Tom's blood was found in Mary's car.

Tom arabasında oturuyordu, yürüyen insanlara bakıyordu.

Tom was just sitting in his car, looking at people walk by.

Arabasında bir şeylerin ters gittiğini onayladı.

He confirmed that something was wrong with his car.

Babam bana arabasında bir lastik değiştirtti.

My father had me change a tire on his car.

Mary süpermarkette iken Tom arabasında kaldı.

Tom remained in his car while Mary was in the supermarket.

Tom arabasında bir sorun olduğunu düşünüyordu.

- Tom thought something was wrong with his car.
- Tom thought that something was wrong with his car.

Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bırakmış olabilir.

Tom might have left his umbrella in Mary's car.

Tom hâlâ arabasında oturuyor, Mary'yi bekliyor.

Tom is still sitting in his car, waiting for Mary.

Tom'un arabasında bir araç kamerası vardır.

- Tom has a dashcam in his car.
- Tom has a dashboard camera in his car.

Mary sık sık arabasında şarkı söyler.

Mary often sings in her car.

Tom babasının hurda arabasında dansa gitti.

Tom drove to the dance in his father's jalopy.

Polis, Tom'un arabasında bir ceset buldu.

The police found a dead body in Tom's car.

Leyla, Sami'nin arabasında bir tüfek gördü.

Layla saw a rifle in Sami's car.

Leyla, anahtarlarını ve telefonunu arabasında bıraktı.

Layla left her keys and phone in her car.

Tom arabasında bir bıçağı olduğunu söyledi.

- Tom said he had a knife in his car.
- Tom said that he had a knife in his car.

Tom sık sık arabasında şarkı söyler.

Tom often sings in his car.

Tom Mary'nin arabasında bir köpek gördü.

Tom saw a dog in Mary's car.

O, arabasında yanlış giden bir şey hissetti.

She felt something go wrong with her car.

Tom her zaman arabasında bir olta tutar.

Tom always keeps a fishing rod in his car.

Gerçekten Tom'un arabasında Boston'a gitmiyorsun, değil mi?

- You aren't really going to go to Boston in Tom's car, are you?
- You're not really going to go to Boston in Tom's car, are you?

Polis, Fadıl'ın arabasında yüzlerce dolar nakit buldu.

Police found hundreds of dollars cash in Fadil's car.

Tom Mary'nin arabasında bir çanta bakkaliye gördü.

Tom saw a bag of groceries in Mary's car.

Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.

The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.

Tom, Mary'den ayrıldıktan sonra bir süre arabasında yaşadı.

Tom lived in his car for a while after he broke up with Mary.

Tom bankadan gelen caddenin öbür tarafında arabasında bekledi.

Tom waited in his car across the street from the bank.

Tom genellikle işe giderken arabasında bir hamburger yer.

Tom usually eats a hamburger in his car on his way to work.