Translation of "şeklinde" in English

0.010 sec.

Examples of using "şeklinde" in a sentence and their english translations:

Sütunlar 'T' şeklinde

columns 'T' shaped

Kek ağaç şeklinde.

The cake is shaped like a tree.

"... Üniversitesi" şeklinde reddedilmekti.

into" --insert university name here.

Yangın fan şeklinde yayıldı.

The fire spread out in a fan-shape.

Şu bulut balık şeklinde.

That cloud is in the shape of a fish.

Biz daire şeklinde oturduk.

We sat in a ring.

Öğrenciler daire şeklinde oturuyorlar.

The students are sitting in a circle.

Hamuru top şeklinde biçimlendir.

Form the dough into a ball.

Büyük Ruh Gandhi'yi hatırlatırım" şeklinde

"When I see a skinny person,

Onun konuşma şeklinde tonlama bulunmamaktadır.

Intonation is absent in his way of speaking.

Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.

She took down the speech in shorthand.

Daire şeklinde ateşin etrafına oturduk.

We sat around the fire in a circle.

Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.

I made some bunny-shaped cookies.

Biraz sincap şeklinde kurabiyeler yaptık.

We made some squirrel-shaped cookies.

O, kalp şeklinde küpeler taktı.

She wore heart-shaped earrings.

Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.

I want a jacket shaped like yours.

Mary kalp şeklinde küpeler takıyordu.

Mary was wearing heart-shaped earrings.

Nauru, Naurucada "Naoero" şeklinde adlandırılıyor.

Nauru is called "Naoero" in Nauruan.

- Buz hokeyi diski top şeklinde değil.
- Bir buz hokeyi diski top şeklinde değildir.

An ice hockey puck isn't ball-shaped.

Ve bir köle oğlanla konuşma şeklinde,

and in the form of a conversation with a slave boy,

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

moreover, disciplined and line-shaped

Mike öneri şeklinde birkaç kelime söyledi.

Mike said a few words by way of suggestion.

Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.

The sculptor carved wood into an image of Buddha.

O gelmekten mutluluk duyacağı şeklinde yanıtladı.

She replied that she would be happy to come.

Lütfen pizzayì üç dilim şeklinde kes.

Please cut the pizza into three slices.

Fransız kruvasan bir hilal şeklinde pastadır.

The French croissant is a crescent-shaped pastry.

Bizim kare şeklinde bir masamız var.

We have a square table.

Mary kalp şeklinde bir madalyon taktı.

Mary wore a heart-shaped locket.

Tom bazı kalp şeklinde kurabiyeler pişirdi.

Tom baked some heart-shaped cookies.

Mary sandalyeleri yarım daire şeklinde yerleştirdi.

Mary placed the chairs in a semicircle.

Hannibal piyadelerini ince bir hat şeklinde konumlandırıyor.

Hannibal deploys his infantry in a thin line.

Ken'nichi Geneva gölü şeklinde bir havuz yaptı.

Ken'nichi made a pond in the shape of Lake Geneva.

Mary kalp şeklinde bir gümüş madalyon taktı.

Mary wore a silver locket in the shape of a heart.

Onun yay şeklinde üst dudak çizgisi var.

She has Cupid lips.

Tom, Mary'ye kalp şeklinde bir balon verdi.

Tom gave Mary a heart-shaped balloon.

Bunun iyi bitmeyeceği şeklinde bir hissim var.

- I have a feeling this will not end well.
- I have a feeling this won't end well.

Tom'dan hoşlandığım şeklinde bir numara bile yapamam.

I can't even pretend that I like Tom.

Tom'un orada olabileceği şeklinde bir hissim var.

I have a feeling that Tom might be there.

Ağrı sabit mi yoksa zonklama şeklinde mi?

Is the pain throbbing or constant?

Daha küçükler ve merkezdeki dikilitaşlar burada T şeklinde.

which are smaller, and the central pillars here, the T-shapes.

Moğollar iki sütun şeklinde ilerleyip Memlükleri şaşırtmak istiyorlardı.

Mongols forced marched in two columns, wanting to intercept and surprise the Mamluks.

- Bu kurabiyeler yıldız şeklindedir.
- Bu kurabiyeler yıldız şeklinde.

These cookies are star-shaped.

Tom'un karısının ona oy vermediği şeklinde söylentiler var.

There are rumors that Tom's wife didn't vote for him.

Bence Tom'un onu yapmayacağı şeklinde bir ihtimal var.

- I think there's a possibility that Tom won't do that.
- I think that there's a possibility that Tom won't do that.
- I think there's a possibility Tom won't do that.
- I think that there's a possibility Tom won't do that.

Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi.

The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle.

Belli uzunlukta ipler asılı, uzun ve kısa olan şeklinde,

is a length of string - a long one, and a short one,

şeklinde bir yönelimle bilinçaltı zihninizi tekrar tekrar eğitmek olacaktır.

"When I see a person of my bias, then I do this counteraction."

Konuşulmayacak kadar aptalca olan bir şey şarkı şeklinde söylenir.

Anything that is too stupid to be spoken is sung.

Bu dünyada sadece kelime şeklinde ifade edilemeyen şeyler vardır.

There are things in this world which simply cannot be expressed in the form of words.

O, ona bir kalp şeklinde kırmızı bir pasta pişirdi.

He baked her a red cake shaped like a heart.

İki hat şeklinde formasyon alıp Ebro'ya doğru aceleyle yelken açıyorlar.

They make haste towards the Ebro, formed in two lines.

Ay'dan yansıyan morötesi ışığı absorbe edip florışı şeklinde etrafa yayıyorlar.

absorbing ultraviolet light reflected by the moon and emitting it as fluorescence.

O, Telefon dinlemesinin üstlerinin emirleri ile yürütüldüğü şeklinde ifade verdi.

He testified that the wire-tapping was carried out at the behest of his superiors.

Genelde bulması zor veya kullanılamayacak kadar küçük olan cepler şeklinde

They often placed them in inconvenient places like the bustle or the hem, making them difficult

Neden gezegenler yuvarlaktır? Neden küp, piramit veya disk şeklinde değildirler?

Why are planets round? Why aren't they shaped like cubes, pyramids, or discs?

Üç tip güneş tutulması vardır: toplam, kısmi ve halka şeklinde.

There are three types of a solar eclipse: total, partial, and annular.

Her şeyi son dakikaya bırakma şeklinde kötü bir alışkanlığım var.

I have the bad habit of leaving everything to the last minute.

Öğretmen öğrencilerin hep birlikte masalarını yarım daire şeklinde düzenlemelerini istedi.

The teacher asked the students to draw their desks together into a semicircle.

Eğer düz ise galakside diğer gözlemlediğimiz her şey neden küresel şeklinde

If it's flat why everything else we observe in the galaxy is global

Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.

A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.

Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.

Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.

Uranüs'ün kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, on bir bilinen halkası vardır.

Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.

- Amcam bana hikayeyi fıkra tarzında anlattı.
- Amcam bana hikayeyi fıkra şeklinde anlattı.

My uncle told me the story by way of a joke.

Her zaman Tom ve Mary'nin bir şeyler sakladıkları şeklinde bir hissim vardı.

I always had the feeling that Tom and Mary were hiding something.

- Akbabalar ölü beden üzerinde çember şeklinde hareket ettiler.
- Akbabalar leşin üzerinde daire çiziyordu.

Vultures circled above the dead body.

Bizim güneş sistemimiz şekil olarak eliptiktir. Bu onun yumurta şeklinde olduğu anlamına gelir.

Our solar system is elliptical in shape. That means it is shaped like an egg.

Bu dilde, fonem olan /b/ bir kelimenin sonunda geçtiğinde [p] şeklinde telaffuz edilir.

In this language, the phoneme /b/ is pronounced [p] when it occurs at the end of a word.

- Dünya şimdi olduğu durumda olmasa, kimseye güvenemem.
- Eğer dünya şimdiki şeklinde olmasaydı herhangi birine güvenebilirdim.

If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.

Benim dilimde "," virgül, ";" noktalı virgül, ":" iki nokta üstüste, "..." üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

In my language, the "," is called comma, the ";" is called semicolon, ":" is called colon, "..." are called ellipsis, and this sentence ends with a period.

Karnındaki ağrı künt bir ağrı mı, bıçak saplanır gibi mi, yoksa kramp şeklinde ya da başka türlü bir ağrı mı?

Is your stomach pain dull, sharp, cramping, or something else?

- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
- Sağanak şeklinde yağmur yağıyor.
- Şakır şakır yağmur yağıyor.
- Fena yağmur yağıyor.
- Tufan gibi yağmur yağıyor.
- Gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.

- It's raining cats and dogs.
- It's raining very hard.
- It is raining cats and dogs.
- It's lashing.
- It's pissing down.
- It's raining cats and dogs!