Translation of "Yaşayan" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Yaşayan" in a sentence and their dutch translations:

O yaşayan bir fosil!

Hij is een levend fossiel!

Boston'da yaşayan birisini tanıyorum.

Ik ken iemand die in Boston woont.

- Osaka'da yaşayan bir teyzem var.
- Osaka'da yaşayan bir halam var.

Ik heb een tante die in Osaka woont.

Sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını,

en naar de anatomie van krokodilachtigen,

Burada yaşayan her canlı olacak.

Alle andere beesten zitten daar ook.

Ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

en mensen die met de gevolgen leven.

Evimde yaşayan iki robot var.

Deze twee robots wonen in mijn huis.

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

Een familie olifanten trekt door het bos.

Orada yaşayan insanlar bizim arkadaşlarımız.

De mensen die hier wonen zijn onze vrienden.

Nara'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Nara woont.

Balinalar okyanusta yaşayan büyük memelilerdir.

Walvissen zijn reusachtige zoogdieren die in de zee leven.

Kyoto'da yaşayan bir amcam var.

Ik heb een oom die in Kyoto woont.

Kyoto'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Kioto woont.

Almanya'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Duitsland woont.

Sizin mahallede yaşayan birini tanıyorum.

- Ik ken iemand die in jouw buurt woont.
- Ik ken iemand die in uw buurt woont.
- Ik ken iemand die in jullie buurt woont.

Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Londen woont.

İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Engeland woont.

Burada yaşayan herkes zengin değil.

Niet iedereen die hier woont, is rijk.

Boston'da yaşayan bir kuzenim vardı.

- Ik had een neef die in Boston woonde.
- Ik had een nicht die in Boston woonde.

Almanya'da yaşayan iki arkadaşım var.

Ik heb twee vrienden die in Duitsland wonen.

Amerika'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Amerika woont.

Boston'da yaşayan bir ağabeyim var.

Ik heb een oudere broer die in Boston woont.

Burada yaşayan herkes zengin değildir.

Niet iedereen die hier woont, is rijk.

Kyoto'da yaşayan bir ağabeyim var.

Ik heb een oudere broer die in Kyoto woont.

Sapparo'da yaşayan bir arkadaşım var.

Ik heb een vriend die in Sapporo woont.

Kyoto'da yaşayan bir teyzem var.

- Ik heb een tante die in Kyoto woont.
- Ik heb een tante die in Kioto woont.

Boston'da yaşayan bir teyzem var.

Ik heb een tante die in Boston woont.

Avustralya'da yaşayan bir amcam var.

Ik heb een oom die in Australië woont.

Avustralya'da yaşayan bir kuzenim var.

Ik heb een neef die in Australië woont.

Avustralya'da yaşayan bir teyzem var.

Ik heb een tante die in Australië woont.

Boston'da yaşayan bir kuzenim var.

Ik heb een neef die in Boston woont.

Ben Avustralya'da yaşayan bir Kanadalıyım.

Ik ben een Canadees die in Australië woont.

Burada yaşayan şey artık burada kalmayacaktır.

En wat hier leeft... ...zal er niet veel langer zijn.

...dünyanın en kuzeyinde yaşayan kurbağa olmuştur.

...is dit de meest noordelijke kikker ter wereld.

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Mike heeft een vriendin die in Chicago woont.

Boston'da yaşayan tek Kanadalı ben değilim.

Ik ben niet de enige Canadees die in Boston woont.

Avustralya'da yaşayan bir erkek kardeşim var.

Ik heb een broer die in Australië woont.

Bu; evrim ağacında, dinozorların yaşayan mirasçılarının anatomilerini --

Dat betekent dat we de anatomie bestuderen,

Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.

Mensen stroomafwaarts zullen ook zwaar getroffen worden.

Tom'un Boston'da yaşayan bir erkek kardeşi var.

Tom heeft een broer die in Boston woont.

Ben şu an için yaşayan bir kişiyim.

Ik ben iemand die leeft bij het moment.

Arkadaş nedir? İki bedende yaşayan bir ruh.

Wat is een vriend? Een ziel die in twee lichamen woont.

Balina denizde yaşayan çok büyük bir memelidir.

De walvis is een reusachtig zoogdier dat in de zee leeft.

Tom'un Boston'da yaşayan iki erkek kardeşi var.

Tom heeft twee broers die in Boston wonen.

Annemin annesi benim yaşayan tek büyük ebeveynimdir.

Mijn moeders moeder is mijn enige levende grootouder.

Ve sevgili ülkem Bhutan da yaşayan bu insanlar

en mijn eigen geliefde land, Bhutan --

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

doen de Sherpa's hier aan klimmen

Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

Mensen wonende in dit gebied sterven aan een gebrek aan water.

Yalnızca kendisi için yaşayan kimse, başkaları için ölüdür.

Hij die alleen voor zichzelf leeft, is dood voor anderen.

- Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.
- Tom çocukken, sokağın karşı tarafında yaşayan kıza kafayı takmıştı.

Toen Tom klein was, raakte hij geobsedeerd door een meisje dat bij hem aan de overkant van de straat woonde.

Ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

...en wat er ook leeft wil daar niet langer binnen zitten.

...gece yaşayan en yakın kuzenlerimizin dünyasına bir göz atabilir.

...kunnen in de nachtwereld kijken van onze verre neven.

Napolyon'un yenilgisinin ardından 1819'a kadar sürgünde yaşayan Soult,

Na de nederlaag van Napoleon leefde Soult in ballingschap tot 1819, keerde daarna

Tom'un Boston'da yaşayan herhangi bir akrabası olup olmadığını öğren.

Zoek uit of Tom familie in Boston heeft.

- Burada insanlar yaşıyor mu?
- Burada yaşayan kimse var mı?

Leven hier mensen?

Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.

In de Nederlandse folklore zijn kabouters kleine mensen die ondergronds leven.

Tersini, konser salonunun üç blok ötesinde yaşayan bir insanı düşünün.

Maar denk eens aan iemand die drie straten verderop woont.

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

Overdag... ...zetten algen die in het koraal leven de zonne-energie om in eten.

- Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- Bu kasvetli köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.

Het merendeel van de landbouwers in dit godvergeten dorp kan niet lezen of schrijven.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

waar de overlevende vissen stikken of doodgedrukt worden.

Bu ağların arasında yaşayan örümceklerin de beslenmesi gerekir. Kim bilir burada ne bulacağız?

De spinnen die in deze webben leven... ...moeten ook eten. Wie weet wat we hier vinden.

Işıyan tek şey mercanlar da değil. Resifte yaşayan her çeşit yaratık yapıyor bunu.

En het zijn niet alleen de koralen die gloeien. Allerlei soorten wezens zijn fluorescerend.

- Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.
- Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

Mijn oom die in Parijs woont kwam langs.