Translation of "Inanıyorum" in Dutch

0.014 sec.

Examples of using "Inanıyorum" in a sentence and their dutch translations:

- Sana inanıyorum.
- Size inanıyorum.

Ik geloof je.

- Ben Tanrı'ya inanıyorum.
- Ben Allah'a inanıyorum.
- Allah'a inanıyorum.

Ik geloof in God.

Size inanıyorum.

- Ik geloof hem.
- Ik geloof haar.
- Ik geloof u.

Hıristiyanlığa inanıyorum.

Ik geloof in het christendom.

- Onun haklı olduğuna inanıyorum.
- Haklılığına inanıyorum.

Volgens mij heeft hij gelijk.

Ben size inanıyorum.

- Ik geloof in u.
- Ik geloof in jou.
- Ik geloof in jullie.
- Ik geloof in je.

Erken kalkmaya inanıyorum.

Ik vind vroeg opstaan belangrijk.

Ben anladığıma inanıyorum.

- Ik denk dat ik het snap.
- Ik denk dat ik het begrijp.
- Ik geloof dat ik het begrijp.

Ruhun ölümsüzlüğüne inanıyorum.

Ik geloof in de onsterfelijkheid van de ziel.

Ben Ken'e inanıyorum.

Ik geloof Ken.

Onun kazanabileceğine inanıyorum.

Ik ben zeker dat hij zal winnen.

Ona kesinlikle inanıyorum.

Ik geloof stellig daarin.

- Elvis'in hâlâ hayatta olduğuna inanıyorum.
- Elvis'in hâlâ yaşadığına inanıyorum.

Ik geloof dat Elvis nog leeft.

İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,

Ik geloof dat er in de duisternis,

Hikayenin gerçek olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat het verhaal waar is.

Tom'un haklı olduğuna inanıyorum.

Ik denk dat Tom gelijk heeft.

Onun buraya geldiğine inanıyorum.

Ik geloof dat hij hierheen komt.

Onun güvenilir olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat hij te vertrouwen is.

Onun yarın geleceğine inanıyorum.

Ik denk dat hij morgen zal komen.

Onun masum olduğuna inanıyorum.

- Ik denk dat hij onschuldig is.
- Volgens mij is hij onschuldig.

Tom'un masum olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat Tom onschuldig is.

Ben öteki hayata inanıyorum.

Ik geloof in het leven na de dood.

İlk görüşte dostluğa inanıyorum.

Ik geloof in vriendschap op het eerste gezicht.

Yarın kar yağacağına inanıyorum.

Ik geloof dat het morgen gaat sneeuwen.

Her nasılsa sana inanıyorum.

- Ergens geloof ik je wel.
- Hoe dan ook geloof ik je.
- Toch geloof ik je.
- Ik ben geneigd om je te geloven.

Senin dürüst olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat je eerlijk bent.

- Hayaletlere inanırım.
- Hayaletlere inanıyorum.

Ik geloof in spoken.

Söylediğinin doğru olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat wat je gezegd hebt, waar is.

Uzaylıların var olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat aliens bestaan.

Aynı yolun izlenmesi gerektiğine inanıyorum.

op dezelfde manier aangepakt moet worden.

İnanıyorum, onun iki oğlu var.

Hij heeft twee zonen, denk ik.

Yarın kar yağıyor olacağına inanıyorum.

Ik geloof dat het morgen gaat sneeuwen.

Elvis'in hâlâ hayatta olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat Elvis nog leeft.

Onun hiç yanıt almadığına inanıyorum.

Ik geloof dat ze geen enkel antwoord ontvangen heeft.

Ben Tom'un suçsuz olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat Tom niet schuldig is.

Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.

Ik geloof in deze leermethode.

Tom'un tamamen haklı olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat Tom helemaal gelijk heeft.

Ben buna dürüst olarak inanıyorum.

Ik geloof dit echt.

Durum böyleyken tüm kalbimle inanıyorum ki

En toch geloof ik oprecht

- Haklı olduğuma eminim.
- Haklı olduğuma inanıyorum.

Ik geloof dat ik gelijk heb.

Tom'un bizden çok şey beklediğine inanıyorum.

Ik denk dat Tom te veel van ons verwacht.

Her şeyin bir sebeple olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat alles voor een reden gebeurt.

- Ben büyüye inanıyorum.
- Ben sihire inanırım.

Ik geloof in magie.

- Sanırım beni arıyorsun.
- Beni aradığına inanıyorum.

- Ik geloof dat je naar me aan het zoeken bent geweest.
- Ik geloof dat je naar me zocht.

- Sana inandığımı düşünüyorum.
- Sanırım sana inanıyorum.

Ik denk dat ik je geloof.

Bu çocukları korumanın benim görevim olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat het mijn plicht is om deze kinderen te beschermen.

Yeni bir başlangıcın mümkün olduğuna sürekli inanıyorum.

Ik geloof vast dat een nieuw begin mogelijk is.

Ben onun kötü bir işaret olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat dat geen goed teken is.

Bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

een situatie van armoede te veranderen in een van rijkdom en welvaart.

Bu yüzden bir hümanist olarak geçmişin geçtiğine inanıyorum;

Als humanist geloof ik dat het verleden voorbij is.

Bunun senin için yapabileceğim tek şey olduğuna inanıyorum.

Ik geloof dat dit het enige is wat ik voor je kan doen.

Ben hala internetin çocuklar için bir yer olmadığına inanıyorum.

Ik geloof nog steeds dat het internet geen omgeving is voor kinderen.

Mağaza sahibi "Lübnan için kodun 961 olduğuna inanıyorum" dedi.

"Ik geloof dat de code voor Libanon 961 is," zei de verkoopster.

Bu yüzden, bir hümanist olarak, hayata karşı temkinli bir yaklaşıma inanıyorum.

Als humanist geloof ik in een pro-actieve benadering van het leven.

- Mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Onun mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Bence o mümkün.
- Bunun mümkün olduğuna inanıyorum.

Ik denk dat het mogelijk is.

- Mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Bence o mümkün.
- Bunun mümkün olduğuna inanıyorum.
- Onun bir olasılık olduğunu düşünüyorum.

- Ik denk dat het mogelijk is.
- Ik denk dat het kan.