Translation of "Diş" in Dutch

0.020 sec.

Examples of using "Diş" in a sentence and their dutch translations:

Diş perisi bir diş hırsızıdır.

De tandenfee is een tandendief.

Diş macunu nerede?

Waar is de tandpasta?

Tom diş teknisyeni.

Tom is een tandtechnicus.

Diş fırçanı unutma.

- Vergeet je tandenborstel niet.
- Vergeet uw tandenborstel niet.

O diş acıyor.

- Die tand doet pijn.
- Deze tand doet pijn.

Bu diş ağrıyor.

Deze tand doet pijn.

Diş etlerim kanıyor.

- Mijn tandvlees bloedt.
- Mijn tandvlees is aan het bloeden.

Diş hekimine gitmelisin.

Je moet naar de tandarts gaan.

Mary'nin diş telleri var.

Mary heeft een beugel.

Diş etlerin kanar mı?

Hebt u tandvleesbloedingen?

Benim diş etlerim kanar.

Ik heb bloedend tandvlees.

Tom bir diş öğrencisi.

- Tom is een tandheelkundestudent.
- Tom is een student tandheelkunde.

Diş etleriniz kötü durumda.

Uw tandvlees is in slechte staat.

Nereden diş macunu bulabilirim?

Waar is er tandpasta?

Bu benim diş fırçam.

Dat is mijn tandenborstel.

Onun diş telleri var.

Ze heeft een beugel.

Diş doktoruna gitmek istemiyorum.

Ik wil niet naar de tandarts gaan.

Göze göz, dişe diş.

- Oog om oog en tand om tand.
- Oog om oog, tand om tand.

Gözde diş macunun nedir?

Wat is jouw favoriete tandpasta?

Hangi diş hekimine gidiyorsun?

Naar welke tandarts ga je?

Ben Tom'un diş hekimiyim.

Ik ben Toms tandarts.

Diş macununa ihtiyacım var.

Ik heb tandpasta nodig.

Diş hekimi korkum var.

Ik ben bang voor tandartsen.

Diş doktoruna gitmeyi sevmiyorum.

Ik ga niet graag naar de tandarts.

Diş fırçamı kullandın mı?

- Heb je mijn tandenborstel gebruikt?
- Heeft u mijn tandenborstel gebruikt?

Hangi diş fırçası benim?

Welke tandenborstel is van mij?

Takma diş kullanıyor musunuz?

- Draagt u een kunstgebit?
- Draag je een kunstgebit?

- Diş macunlarının çoğu florür içerir.
- Çoğu diş macunu florür içerir.

De meeste tandpasta's bevatten fluoride.

- Oğlumun dişi ağrıyor.
- Oğlum diş ağrısı çekiyor.
- Oğlumun diş ağrısı var.

Mijn zoon heeft kiespijn.

Ben ısırdığımda, bu diş acıyor.

Wanneer ik bijt, doet deze tand pijn.

Biraz diş ipin var mı?

Heb je flosdraad?

Diş macununu tüpe geri koyamazsın.

Je kan tandpasta niet terug in de tube doen.

Tom'un dişlerinde diş teli var.

Tom heeft beugels.

Bizim fazladan diş fırçalarımız var.

We hebben extra tandenborstels.

Diş tellerine ihtiyacım var mı?

Heb ik een beugel nodig?

O bir diş hekimiyle evli.

Ze is met een tandarts getrouwd.

Tom emekli bir diş hekimi.

Tom is een gepensioneerde tandarts.

Ne sıklıkta diş hekimine gidersin.

- Hoe vaak ga je naar de tandarts?
- Hoe vaak gaat u naar de tandarts?

Biz aynı diş hekimine sahibiz.

We hebben dezelfde tandarts.

O benim diş fırçam mı?

Is dat mijn tandenborstel?

Elektrikli bir diş fırçası kullanıyorum.

Ik gebruik een elektrische tandenborstel.

Bir diş bir implantla değiştirilebilir.

Een tand kan worden vervangen door een implantaat.

Bu muhtemelen senin diş fırçan.

- Dat is waarschijnlijk jouw tandenborstel.
- Dat is waarschijnlijk uw tandenborstel.

Diş hekimi geçici dolgu yerleştirdi.

De tandarts heeft een voorlopige vulling aangebracht.

İşte kötü diş, çekilmesi gerekiyor.

Hier zit de slechte kies die getrokken moet worden.

Geçenlerde diş macunumun markasını değiştirdim.

Ik ben laatst van merk tandpasta gewisseld.

Bir diş fırçasına ihtiyacım var.

Ik heb een tandenborstel nodig.

Diş hekimi yıllarca tecrübeye sahibidir.

De tandarts heeft vele jaren ervaring.

Şampuan ve diş macunu aldım.

Ik heb shampoo en tandpasta gekocht.

Tom'un diş doktoru olduğunu biliyorum.

Ik weet dat Tom een ​​tandarts is.

Baksanıza, diş izleri var! Gördünüz mü?

Tandafdrukken. Zie je dat?

Bir diş hekimini ziyaret etmen gerekiyor.

Ge zoudt naar een tandarts moeten gaan.

Tom'un diş fırçamı kullanmasına izin vermedim.

Ik liet Tom niet mijn tandenborstel gebruiken.

- Hangi dişin ağrıyor?
- Hangi diş acıyor?

Welke tand doet pijn?

Diş nerede ağrırsa, dil oraya gider.

Waar een tand pijn doet, daar gaat de tong naartoe.

O, bir diş hekimi ile evlidir.

Hij is met een tandarts getrouwd.

Büyük bir tüp diş macunu istiyorum.

Ik wil een grote tube tandpasta.

- Dişim ağrıyor.
- Bir diş ağrım var.

Ik heb kiespijn.

Tom deneyimli bir diş hekimi yardımcısıdır.

Tom is een ervaren tandartsassistent.

Bir diş fırçası alabilir miyim lütfen?

Mag ik alsjeblieft een tandenborstel?

Yeni bir diş fırçasına ihtiyacım var.

Ik heb een nieuwe tandenborstel nodig.

Diş hekimi benim pulpitisim olduğunu söyledi.

De tandarts zei dat ik pulpitis had.

Diş hekimi, hastaya karşı çok kibardır.

De tandarts is heel beleefd tegen de patiënt.

Lütfen bir tüp diş macunu al.

Koop alsjeblieft een tube tandpasta.

Nerede bir diş fırçası satın alabilirim?

Waar kan ik een tandenborstel kopen?

Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.

De tandenfee wil je tanden stelen.

Şampuan ve diş macunu aynı fiyattır.

Shampoo en tandpasta zijn dezelfde prijs.

Diş minesi büyük oranda hidroksiapatitten oluşur.

Tandglazuur bestaat vooral uit hydroxyapatiet.

Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.

Tandartsen onderzoeken tanden met röntgenstralen.

Ben bir diş fırçası ile dişlerimi fırçalarım.

Ik poets mijn tanden met een tandenborstel.

Bu diş fırçasını ne kadar süredir kullanıyorsun?

- Hoelang heb je deze tandenborstel gebruikt?
- Hoe lang gebruik je deze tandenborstel?

Tom kendine yeni bir diş fırçası aldı.

Tom kocht een nieuwe tandenborstel voor zichzelf.

Her iki günde diş hekimini ziyaret ederim.

Ik bezoek de tandarts om de twee dagen.

Ben bir diş fırçası ile dişlerimi temizlerim.

Ik poets mijn tanden met een tandenborstel.

Bir diş ağrısı beni uykumdan mahrum etti.

Ik kon niet slapen door mijn tandpijn.

Ne sıklıkla bir diş fırçası satın alıyorsun?

- Hoe vaak koop jij een tandenborstel?
- Hoe vaak koopt u een tandenborstel?

Ağzınızda bir diş fırçasıyla oradan oraya koşturmamalısın.

Je moet niet rondrennen met een tandenborstel in je mond.

Sen hâlâ bir diş doktorusun, değil mi?

Je bent nog steeds een tandarts, toch?

Dişlerinizi fırçalarken diş etlerinizde kanama oluyor mu?

- Bloedt je tandvlees als je je tanden poetst?
- Bloedt uw tandvlees als u uw tanden poetst?

O bir saç fırçası ve bir diş fırçası aldı.

Zij kocht een haarborstel en een tandenborstel.

- Dün bir dişim ağrıyordu.
- Dün bir diş ağrım vardı.

Gisteren had ik tandpijn.

Küçük kız kardeşim dün geceden beri bir diş ağrısı çekiyor.

Mijn jongste zus heeft sinds vannacht tandpijn.

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

Pedicellariae zijn lange, vingerachtige aanhangsels... ...met drie kleine tanden op het eind.

Yüzlerce diş hekiminin katıldığı kongrede, AIDS endişesi önemli bir tartışma konusu oluşturdu.

Op het congres waaraan honderden tandartsen deelnamen, vormde de angst voor aids een belangrijk discussiethema.