Translation of "Bin" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Bin" in a sentence and their dutch translations:

Ata bin.

Ga op het paard.

Arabaya bin.

Stap in de auto.

Otobüse bin.

Neem de bus.

- İki bin yılındaydı.
- Bu iki bin yılındaydı.

- Het was in het jaar tweeduizend.
- Dat was in het jaar tweeduizend.
- Dit was in het jaar tweeduizend.

Bin bire dönüştü.

en duizend wordt één.

Bir otobüse bin.

Neem een ​​bus.

Bin cümle yazdım!

- Ik schreef duizend zinnen!
- Ik heb duizend zinnen geschreven!

İki bin yılındaydı.

Het was in het jaar tweeduizend.

Bin Singapurda yaşadı.

Bin woonde in Singapore.

Iki bin tür şeftali,

bestonden er tweeduizend perzikrassen,

Bin yen yeterli midir?

Is duizend yen genoeg?

Bin yen iş görür.

Duizend yen zal volstaan.

Tom'a otuz bin borçluyum.

Ik ben Tom dertigduizend schuldig.

Beyzbolu sever misin, Bin.

- Bin, houd je van honkbal?
- Hou je van honkbal, Bin?

İki bin kitap var.

Er zijn tweeduizend boeken.

Bu iki bin yılındaydı.

Dit was in het jaar tweeduizend.

Sana otuz bin borçluyum.

Ik ben je dertigduizend schuldig.

Böylece evrimleştiğimiz bin yıl boyunca

Gedurende de millennia waarin wij geëvolueerd zijn

Yaklaşık iki bin çeşit erik

bijna tweeduizend verschillende pruimenrassen

Gösteriye yaklaşık bin kişi katıldı.

Bijna duizend mensen deden mee aan de demonstratie.

Onun iki bin kitabı var.

Ze heeft tweeduizend boeken.

Okulumuzun yaklaşık bin öğrencisi vardır.

Onze school heeft ongeveer duizend studenten.

On bin yen yeterli mi?

Is tienduizend yen genoeg?

Sadece beş bin yenim var.

Ik heb slechts vijfduizend yen.

Bin yıl, bir millenium yapar.

Een duizendtal jaar is een millennium.

Bir resim bin sözcüğe bedeldir.

Een afbeelding is meer waard dan duizend woorden.

Tom üç bin dolar kazandı.

Tom won drieduizend dollar.

Bir resim, bin sözcük değerindedir.

Een afbeelding is meer waard dan duizend woorden.

Bin yenden fazlaya mal olacak.

Het zal meer dan duizend yen kosten.

O otuz bin dolar kazandı.

Ze verdiende dertigduizend dollar.

Tom'un üç bin kitabı vardır.

Tom heeft drieduizend boeken.

- Onu bin kez tekrarlamana gerek yok.
- Onu bin kez tekrarlamak zorunda değilsin.

Je hoeft het niet duizend keer te herhalen.

- Biz bin dolarlık zarar tahmin ediyoruz.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.

We schatten de schade op duizend dollar.

Tom bana yüz bin rupi verdi.

Tom gaf me één lakh roepies.

Kitap için iki bin yen ödedim.

Ik heb tweeduizend yen voor dat boek betaald.

Onu bin kez tekrarlamak zorunda değilsin.

Je hoeft het niet duizend keer te herhalen.

Dünya geneli 8 bin kişi beyaz listemde.

staan er 8000 namen vanuit de hele wereld op de witte lijst.

Her ay bankaya on bin yen koyarım.

Ik zet elke maand tienduizend yen op de bank.

İstanbul'da yaklaşık üç bin tane cami var.

- Er zijn rond de drieduizend moskeeën in Istanboel.
- Er zijn ongeveer drieduizend moskeeën in Istanboel.

Biz bin dolar zarar olacağını tahmin ediyoruz.

We schatten de schade op duizend dollar.

Bu baskı yedi bin nüsha ile sınırlı.

Deze uitgave is beperkt tot zevenduizend exemplaren.

Bin Ladin gelirse, ona dükkanda olduğumu söyle.

Als Bin Laden komt, zeg hem dan dat ik in de winkel ben.

Tom bin doların biraz üstünde Mary'ye borçlu.

Tom is Maria iets meer dan een duizend dollars schuldig.

Büyük patlamadan yaklaşık 400 bin yıl sonrasına gidelim.

zo'n 400.000 jaar na de oerknal.

Bu on bin yen'den daha fazlaya mal olacak.

Het zal meer dan 10.000 yen zijn.

Edu'nun aşağı yukarı bin tane eşcinsel arkadaşı var.

Edu heeft min of meer duizend homovrienden.

Mevsimsel grip her yıl 60 bin Amerikalıyı öldürüyor.

Elk jaar eist de normale griep ongeveer 60,000 levens in Amerika

Bu saat bana on bin yene mal oldu.

Dit horloge heeft me tienduizend yen gekost.

Varsayalım ki on bin doların olsa ne yaparsın?

Wat zou je doen als je, laten we zeggen, tienduizend dollar had?

- Dolaylı konuşmayı kes.
- Bin dereden su getirme.
- Lafı dolandırma.

Draai er niet omheen.

Bir gün, altmış sekiz bin dört yüz saniye sürer.

Een etmaal duurt achtenzestigduizend vierhonderd seconden.

Sırp savaşı iki tarafta da 200 bin kayba sebep açmıştır.

De vechten in Servië hebben al ongeveer 200.000 slachtoffers aan elke kant gekost.

Ve bu oran ABD'de bir yılda 60 bin kişiyi öldürebilir.

En dit is een ziekte die 60,000 mensen per jaar doodt in de US.

- Lafı ağzında geveleme.
- Bin dereden su getirme.
- Kırk dereden su getirme.

Draai niet rond de pot.

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

We weten dat het vliegtuig is neergestort in deze 80 vierkante kilometer... ...woestijn, 'Hell's Canyon' genaamd.

Her yıl, yüz elli bin turist etkileyici manzara ve harika plajlardan zevk almak için bu adaya gelir.

Elk jaar komen er honderdvijftigduizend toeristen naar dit eiland om te genieten van het indrukwekkende landschap en de prachtige stranden.

- En sevdiğim mağaza ucuzluk pazarıdır.
- En sevdiğim mağazalar bin bir çeşitçilerdir.
- En hoşuma giden mağazalar 1001 çeşit AVM'lerdir.

"Alles voor 50 roebel" is mijn favoriete winkel.

Ana dili Esperanto olan ilk kişi 1904'te doğdu. Günümüzde ise ana dili Esperanto olan birkaç bin kişi var.

De eerste vrouw, die Esperanto als moedertaal sprak, werd in 1904 geboren; vandaag zijn er meerdere duizenden Esperanto-moedertaalsprekers.