Translation of "Başkanı" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Başkanı" in a sentence and their dutch translations:

Herkes başkanı dinliyor.

Iedereen luistert naar de voorzitter.

Barack Obama ABD'nin başkanı.

Barack Obama is de president van de Verenigde Staten.

Devlet başkanı köleliği kaldırdı.

De president heeft slavernij afgeschaft.

Onlar onu ABD Başkanı seçtiler.

Ze verkozen hem tot president van de VS.

Biz onu belediye başkanı seçtik.

We verkozen hem tot burgemeester.

Belediye Başkanı şimdi müsait değil.

De burgemeester is nu niet beschikbaar.

Yeni genelkurmay başkanı olarak Soult'u seçmekti.

stafchef te kiezen , ter vervanging van maarschalk Berthier.

Onu belediye başkanı olması için seçtiler.

Ze verkozen haar tot burgemeester.

Tom Jackson Boston belediye başkanı olmak istiyordu.

Tom Jackson wilde burgemeester van Boston worden.

Belediye başkanı dev bir makasla kurdeleyi kesti.

De burgemeester knipte het lint doormidden met een enorme schaar.

Reagan 1981 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin başkanı oldu.

Reagan werd president van de Verenigde Staten in 1981.

Fransa'nın başbakanı olan Bakanlar Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.

als voorzitter van de Raad van Ministers, in feite de eerste minister van Frankrijk.

O yeni işçi, bana belediye başkanı tarafından tavsiye edildi.

Die nieuwe werknemer is mij aanbevolen door de burgemeester.

Geçen Cuma seninle tanıştırdığım şirket başkanı seni tekrar görmek istiyor.

De directeur van het bedrijf, aan wie ik u deze vrijdag heb voorgesteld, wil u weer spreken.

Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln, Kentucky'de bir kulübede doğdu.

Abraham Lincoln, de 16e president van de Verenigde Staten, is geboren in een blokhut in Kentucky.

Beyaz Rusya Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, Alexei Dudarev'i doğum günü için kutladı.

De Wit-Russische president Aleksandr Loekasjenko heeft Aleksej Doedarev gefeliciteerd met zijn jubileum.

General Brune'de, ardından İsviçre'de Masséna'da oldukça etkili bir genelkurmay başkanı olarak görev yaptı

Vervolgens diende hij als een zeer effectieve chef-staf van generaal Brune en vervolgens naar Masséna

Soult, önce genelkurmay başkanı olarak görev yapan Lefebvre'den (gelecekteki Mareşal) çok şey öğrendi

Soult leerde veel van Lefebvre (een toekomstige mede-maarschalk), eerst als zijn chef-

George Bush'un fazlasıyla gösterdiği gibi, ABD başkanı olmak yalnızca bir nebze zeka gerektirir.

Zoals George Bush uitvoerig heeft bewezen, vereist president van de Verenigde Staten te zijn maar een beperkte intelligentie.

Bir cumhuriyet başında bir kral ve kraliçe yerine bir başkanı olan bir devlettir.

Een republiek is een land aan het hoofd waarvan niet een koning of een koningin staat, maar een president.

- Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.
- Partinin başkanı ünlü bir bilimcidir.
- Parti lideri ünlü bir bilim insanıdır.
- Partinin lideri tanınmış bir bilim insanıdır.

De partijleider is een beroemd geleerde.