Translation of "öğretmen" in Chinese

0.010 sec.

Examples of using "öğretmen" in a sentence and their chinese translations:

- Öğretmen değilim.
- Ben bir öğretmen değilim.
- Ben öğretmen değilim.

我不是個老師。

- Yumi öğretmen olacak.
- Yumi bir öğretmen olacak.

由美將成為一名教師。

Öğretmen değil misin?

你是不是老师?

Öğretmen olduğunu sanıyordum.

我以为你是老师。

O bir öğretmen.

- 他是个教师。
- 他是教师。
- 他是老师。

Öğretmen bayağı üşütmüştü.

老師患了重感冒。

Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

這位教授教捷克語。

O öğretmen değil.

他不是老師。

Öğretmen genç miydi?

那个老师年轻吗?

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.
- Senin öğretmen olduğunu biliyorum.

我知道你是老师。

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin öğretmen olduğunu biliyorum.

我知道你是老师。

Öğretmen Shakespeare okumamı önerdi.

老師建議我讀莎士比亞。

Öğretmen çocuğu eve gönderdi.

老師讓這個男孩回家。

Öğretmen bize kelimeyi tekrarlattı.

老師要我們重複這個字。

Öğretmen tekrar oldukça iyileşti.

老師再次恢復健康了。

Öğretmen salonda öğrencileri topladı.

老師在禮堂把學生們集合起來。

Bir öğretmen olduğuma pişmanım.

我后悔当老师。

Onlar öğretmen tarafından azarlandılar.

他们被老师训斥了。

Öğretmen ayağa kalkmamı söyledi.

老師叫我站起來。

O bir öğretmen mi?

他是老师吗?

Sen bir öğretmen misin?

- 你是不是老师?
- 你是老师吗?

Asker bir öğretmen oldu.

那位士兵变成老师了。

Rüyam bir öğretmen olmaktır.

我的夢想是成為一名教師。

Öğretmen: "Tabii ki." dedi.

老师说:“当然可以。”

Kız kardeşim bir öğretmen.

我的妹妹是老师。

Onun amacı öğretmen olmaktır.

她的目的是成为教师。

Öğretmen bana cümleyi tekrarlattı.

老師讓我重複了這句話。

Öğretmen sessiz olmamızı söyledi.

老師告訴我們要安靜。

Hiçbir öğretmen problemi çözemedi.

这道题目没有一位老师会做。

Onların hepsi iyi öğretmen.

他们都是好老师。

Dileğim bir öğretmen olmaktır.

我的願望是成為一個老師。

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

我知道你是老师。

Öğretmen John'a bir ödül verdi.

老師給了約翰一個獎品。

Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.

老師把學生狠狠地罵了一頓。

Öğretmen Mary'ye çenesini kapamasını söyledi.

老师叫玛丽闭嘴。

Mary bir öğretmen olmak istiyor.

瑪麗想成為一名教師。

Öğretmen öğrencilerini kendi etrafında topladı.

老師把他的學生們聚集在他周圍。

Neden bir öğretmen olmak istedin?

你为何想当一个老师?

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

我知道你是老师。

Öğretmen böyle bir şey söyleyemez.

老师不可能说过这样的事。

Öğretmen için kara tahtayı sildim.

我为老师擦黑板。

O öğretmen tarafından şiddetle azarlandım.

我被那位老師嚴厲斥責了。

Bir öğretmen olarak hayatını kazandı.

- 他以教書為生。
- 他以當老師為生。

Öğretmen bize kelimenin anlamını açıkladı.

老师说明了词的意思。

Sabır bir öğretmen için gereklidir.

耐心对一个教师来说是必需的。

Öğretmen bize ev ödevi verdi.

老师给我们布置了家庭作业。

O çok iyi bir öğretmen.

他是个很好的老师。

Öğretmen için, ona öğretmek eğlenceliydi.

對教師來說,教她很有趣。

Öğretmen, şimdi yola çıkalım, dedi.

老师说:“咱们现在就出发。”

Bir öğretmen olmaya karar verdi.

他已經決定要成為一名教師。

Öğretmen sorularıyla canımı sıkmaya başladı.

那個老師開始問我一堆問題。

Tom kesinlikle iyi bir öğretmen.

湯姆確實是位好老師。

Tom hâlâ bir öğretmen midir.

湯姆還是一個老師嗎?

Tom bir gün öğretmen olacak.

湯姆有一天會成為教師。

- Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?
- Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?

- 你是学生还是老师?
- 您是老师,还是学生?

Belki o iyi bir öğretmen olacak.

也許他會是一個很好的老師。

Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.

老師跟我們說了一個有趣的故事。

- O bir öğretmen.
- O bir öğretmendir.

她是女教师。

O bir doktor değil ama öğretmen.

他不是医生,他是教师。

Öğretmen öğrencilerin hatalarıyla asla alay etmedi.

老师从来不拿学生们的错误来开玩笑。

Öğretmen böyle bir şey söylemiş olamaz.

老师不可能说过这样的事。

Çocukları severim. Öğretmen olmamın nedeni budur.

我喜欢孩子。这就是为什么我成为了教师。

Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.

这位老师用试验论证了这个想法。

Öğretmen öğrencileri ile çok sabırlı olmalıdır.

老师应该对学生非常耐心。

Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa girdi.

鐘聲一響起,老師就走進了教室。

Bay Hirayama çok iyi bir öğretmen.

平山先生是位很好的老師。

Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.

我有一個朋友, 他的父親是老師。

Öğretmen okuldan sonra onun kalmasını sağladı.

老師要他放學後留在學校。

O, matematik bölümü için bir öğretmen.

他是数学系的导师。

Öğretmen herkese söyledi: " Düğünümüz şimdi başlıyor."

老师对大家说:“我们的婚礼现在开始。”

Tom Mary'nin bir öğretmen olduğunu biliyordu.

汤姆知道了玛丽是一名老师。

Hepimiz gribine yakalandı, ve öğretmen de.

我們全都染上了流感,連老師也不例外。

O, bir öğretmen olmak için uygun değil.

他不适合当老师。

O bir öğretmen değil ama bir doktor.

他不是老師,而是醫生。

- Kompozisyonum öğretmen tarafından düzeltildi.
- Kompoziyonumu öğretmene düzelttirdim.

我把我的作文拿給老師訂正。

Öğretmen bize bir sürü ev ödevi verdi.

老师给了我们很多功课。

Öğretmen boy sırasına göre çocukları sıraya dizdi.

老师按照身高给孩子们排队。

Bir öğretmen olmak çok zor bir iştir.

做教師很辛苦。

Tom daha iyi bir öğretmen olmak istedi.

汤姆想做个更好的教师。

Öğrenciler genellikle kendi sorunlarını anlayan bir öğretmen severler.

通常学生们喜欢理解他们问题的老师。

Siz burada bir öğretmen mi, yoksa öğrenci misiniz?

在这儿您是老师还是学生?

Öğretmen Zhang okulda öğrencilere her gün Çince öğretiyor.

- 張老師每天在教室教學生中文。
- 張老師每天在學校教學生中文。

Öğretmen eve erken gitmek için bana izin verdi.

老師允許我提前回家。

Öğretmen parmağıyla beni işaret etti ve onunla gelmemi istedi.

教师用手指指着我,要我跟她走。

Öğretmen ve partneri düğüne katılan insanları bir parka götürdü.

老师和她爱人带着参加婚礼的人来到一个公园。

Sadece onlar değil aynı zamanda ben de öğretmen tarafından azarlandım.

不仅他们,连我也被老师罚了。

Ben bir doktor ya da hemşire ya da öğretmen olmak istiyorum.

我想成為一個醫生、一個護士或者一個老師。

O çok iyi bir öğretmen, bu yüzden onun çocukları onu gerçekten dinler.

他很会教育人所以他的孩子都很听话。

Benim beş tane oğlum var. İkisi mühendis, bir diğeri öğretmen ve diğerleri öğrencidir.

我有五個兒子。其中兩個是工程師,另一個是老師,其餘的是學生。

- Tom ve Mary'nin her ikisi de iyi öğretmen.
- Hem Tom hem de Mary iyi öğretmenler.

汤姆和玛丽都是好老师。