Translation of "İçeri" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "İçeri" in a sentence and their arabic translations:

İçeri girdim.

وبعد أن دخلته

İçeri gel.

- تعالَ بالداخل.
- أدخل
- تفضل بالدخول

Peki, içeri girelim.

‫حسناً، لندخل هنا.‬

Onu içeri getirin.

أدخله.

Merhaba, içeri buyurun.

مرحبا, ادخل

Lütfen içeri gel.

- تفضل بالدخول.
- تفضّل بالدّخول.

- Girin.
- İçeri gel.

هيا ادخل

İçeri girmeyi başardım.

استطعت الدخول.

Mary içeri geldi.

- دخلت ماري.
- أتت ماري

İçeri zor bela taşınanları,

أعني بذلك الذين يأتون محمولين،

Sonra da içeri sokalım.

‫ثم توضع هذه بداخله.‬

Sanırım deriden içeri girdi.

‫أعتقد أن هذه اخترقت الجلد.‬

Köpeği içeri almayı unutma.

لا تنس إدخال الكلب.

İçeri girin. Kapı açık.

ادخل, الباب مفتوح.

- İçeriye git.
- İçeri gir.

أُدخُلْ.

Sami içeri gelmek istemedi.

لم يكن سامي راغبا في الدّخول.

Içeri attırdığı birisi adresini öğrenmiş

وشخصٌ قد قامت برفضه اكتشف عنوان سكنها،

çoğunlukla aşağı ve içeri bakarız.

في الغالب ننظر إلى الأسفل والداخل.

İçeri girip ne bulduğumuza bakalım.

‫لندخل هناك ونرى ماذا يمكن أن نجد.‬

" İçeri girebilir miyim?" "Evet, kesinlikle. "

- "هل تأذن لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".
- "هل تأذنين لي بالدخول؟" "نعم، بالطبع".

Lütfen içeri girmeme izin verin.

اتركني أدخل لو سمحت.

"Jamal'i görmeye geldim." "İçeri gel."

"لقد جئت لزيارة جمال." "تفضّل بالدخول."

Fadıl, Leyla'nın içeri gelmesini bekliyordu.

كان فاضل ينتظر ليلى كي تدخل.

İçeri gireceksek ışık kaynağına ihtiyacımız olacak.

‫إن كنا سندخل هناك،‬ ‫سنحتاج لمصدر ضوء.‬

Sanırım deriden içeri girdi. Yılanı uzaklaştıralım.

‫أعتقد أن هذه اخترقت الجلد.‬ ‫لنبعد الأفعى.‬

İçeri girmeden önce kapıyı çal lütfen.

من فضلك انقر على الباب قبل أن تدخل.

Içeri tekrar girdim ve dedim ki

دخلت إلى المحل مرة أخرى، وقلت:

Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.

توم لم يسمح لميري بالدخول.

- Leyla içeri girdi.
- Leyla eve taşındı.

- انتقلت ليلى إلى المنزل.
- انتقلت ليلى للعيش هنا.

- Sami içeri girdi.
- Sami eve taşındı.

- انتقل سامي إلى هناك.
- انتقل سامي إلى هنا.

Soğuk, kurbağanın ince, nemli derisinden içeri sızıyor.

‫يتخلل البرد جلد الضفدع الرقيق الرطب.‬

Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.

‫يواجه ضوء القمر صعوبة‬ ‫في اختراق هذه الغابة المتشابكة.‬

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

‫ثم تسقط السم بها كالأفعى، ‬

Bu bir süre daha yanmaya devam edecektir. Pekâlâ, içeri girelim.

‫وستستمر في الاشتعال لبعض الوقت.‬ ‫حسناً، دعنا ندخل هنا.‬