Translation of "'karanlık" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "'karanlık" in a sentence and their arabic translations:

Karanlık...

‫مع الظلام...‬

Karanlık.

‫ظلام.‬

Karanlık denizlerimiz...

‫محيطاتنا المظلمة هي مسرح...‬

Gece karanlık.

الليل مظلم.

Çok karanlık.

إنه مظلم جداً.

Karanlık çökmek üzere.

‫يكاد يحل الظلام.‬

Ancak karanlık çöktüğünde

فقط مع حلول الظلام.

Karanlık madde arayışı

قد يكون البحث عن المادة المظلمة

Karanlık biraz korkutucu.

‫كان الأمر مخيفًا قليلًا في الظلام.‬

Gençlerden karanlık gerçekliği gizler

تموه واقع مظلم أكثر للشباب

Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...

‫وبنفس سرعة حلول الظلام،‬

Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.

‫الطحالب تحب البيئة‬ ‫المظلمة الرطبة لتنمو فيها.‬

Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.

‫الطحالب تحب البيئة‬ ‫المظلمة الرطبة لتنمو فيها.‬

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

‫الظلام هو درعها الوحيد من المفترسات.‬

Ay döngüsünün en karanlık evresi.

‫أظلم أطوار الدورة القمرية.‬

Çok karanlık olursa avlarını göremezler.

‫وإن كانت الإضاءة خافتة جدًا‬ ‫فلن ترى فريستها.‬

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

‫إنها تبحث عن رقعة مظلمة هادئة.‬

Karanlık Enerji Ölçümü adı verilen

أنا عضو في عملية مسح تُسمى (مسح الطاقة المظلمة)،

Sarah'ın karanlık bir tarafı vardı.

كان لسارا جانب غامض.

Sonsuz ve karanlık bir tünelde değilsin.

أنت لست في نفق لا نهاية له دون الضوء.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

‫لكن الآن... لا مجال للشك.‬ ‫يوفّر الظلام الفرص.‬

Şu an o kadar karanlık ki...

‫الجو الآن مظلم للغاية...‬

Ay'ın en karanlık evresine denk gelir.

‫يعرض المحيط أكثر مظاهره سحرًا.‬

Peki karanlık maddeniz yoksa ne olur?

الآن، ماذا يحدث لو لم تُوجد المادة المظلمة؟

Ve beni en karanlık günlerimde kurtaran stratejilerim.

وانتشلتني من الأيام العصيبة.

Ay, Afrika Savanı'nda neredeyse en karanlık evresinde.

‫في السافانا الإفريقية،‬ ‫يكاد ضوء القمر يخبو تمامًا.‬

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

‫يزداد طول النهار‬ ‫ويفسح الظلام الطريق للنور.‬

...bu karanlık suların daha da derinlerine iniyoruz.

‫نخوض في أعمق أعماق المياه المظلمة.‬

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

‫عدا لمحات البرق، الظلام الآن دامس.‬

Iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.

والآثار المقدسة ... ثم يختفون مرة أخرى عبر البحر المظلم.

İşte iki farklı karanlık madde türü içeren

إليكم مثال لكونين مُحاكيين

Karanlık güçler olarak etiketlenenleri bir köşeye atmak yanlış.

لانهم اجبرو على ذلك وعلى الابطال أن يهزموهم.

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

وعلى العكس من ذلك، هناك سير ذاتية حية

Anneyi bekleyen uzun karanlık, dayanıklılığını ve kabiliyetini sınayacak.

‫الظلام الدامس الطويل أمامها‬ ‫سيكون اختبارًا لقوة تحملها ومهارتها.‬

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

‫لكن في أقصى الشمال،‬ ‫يظل الظلام موجودًا لفترة أطول.‬

Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.

‫ما أن يحل الليل،‬ ‫سيكون لدى الفقمات فرصة أفضل‬ ‫في التنصّل منها.‬

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

‫ليلًا، حتى الشعاب المرجانية‬ ‫يكون لها جانب مظلم.‬

Ve bu ufaklıklar karanlık madde açısından önemli ipuçları.

وتشكل هذه المجرات دليلًا كبيرًا على خصائص المادة المظلمة.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

‫يمكن لكاميرا الاستشعار الحراري‬ ‫التصوير في أحلك الليالي.‬

Fakat daha karanlık gecelerde... ...altıncı bir his devreye giriyor.

‫لكن في الليالي الأكثر ظلمة...‬ ‫تُستخدم حاسة سادسة في الرؤية.‬

Karanlık çöktüğü için bu vakitler daha güvenli olsa gerek.

‫ينبغي أن يكون تحركها أكثر أمانًا‬ ‫تحت ستار الظلام.‬

Çoğu fizikçi karanlık maddenin atom altı parçacıklara çok benzeyen

يعتقد معظم الفيزيائيين أن المادة المظلمة تتكون من جزيئات،

Bazı insanlar Afrika'dan çıkıp daha soğuk daha karanlık yerlere gittiler

انتقل بعض الأشخاص من أفريقيا إلى أماكن أكثر برودة وظلمة

Bunun, birçoğumuz için kötü ve karanlık bir kelime olduğundan şüpheleniyorum.

أظن أن الكثير منا يظن أنها نوع من الكلمات البذيئة.

Kral Hrolf hakkındaki efsaneler, geleneksel olarak 'Karanlık Çağlar' olarak bilinen

تأتي الأساطير حول King Hrolf من فترة مضطربة من تاريخ أوروبا ، تُعرف

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

كلنا كالقمر ، لنا جانب مظلم لا نظهره لأحد.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

‫تغطيها الظلمة.‬ ‫لكن أصوات خطواتها تتردد‬ ‫على طول البحر المتجمد.‬

Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.

‫لكن ليس تامًا.‬ ‫ضوء القمر في بدره‬ ‫أخفت من ضوء الشمس بـ400 ألف مرة.‬

Ancak Apollo Programı ilk astronotlarını başlatmadan önce en karanlık saatiyle yüzleşecekti

ولكن قبل أن يطلق برنامج أبولو رواده الأوائل ، سيواجه أحلك ساعاته

Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.

‫وكلما اشتد ظلام الليل،‬ ‫كشفت هذه المياه المزيد من العجائب.‬

Şehrin ışıklarını geride bırakıp karanlık açık okyanusa ulaşan kürklü foklar artık daha güvende.

‫بعد ابتعادها عن أضواء المدينة‬ ‫في المحيط المظلم المفتوح،‬ ‫تكون الفقمات الفرائية أكثر أمنًا.‬

Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.

‫بلغ الأمان وصار أكثر حكمة.‬ ‫يمكن للتعاون أن يكون صعبًا‬ ‫في هذه الغابات المطيرة الكثيفة المظلمة.‬

Karanlık ve rutubetli yerler börtü böcek bulmak için her zaman iyidir. Biz de oraya gidiyoruz.

‫الأماكن المظلمة الرطبة جيدة دائماً ‬ ‫للعثور على الزواحف المرعبة.‬ ‫سنذهب إلى هناك.‬

Bu savunma ancak karanlık çökünce belli olur. Resife mavi ışık vurunca neler olduğu gözler önüne serilir.

‫لا يظهر إلا في الظلام.‬ ‫إضاءة الشعاب بالضوء الأزرق تكشف ما يجري.‬