Translation of "Triste" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Triste" in a sentence and their turkish translations:

- Estoy triste.
- Me siento triste.

Üzgün ​​hissediyorum.

- Pareces algo triste.
- Luces algo triste.

Biraz üzgün görünüyorsun.

- Estoy triste.
- Soy una persona triste.

Ben üzgünüm.

Estoy triste.

Bu üzücü.

¿Estás triste?

Üzgün müsün?

Es triste.

O üzgün.

Estás triste.

Sen üzgünsün.

Pareces triste.

Üzgün görünüyorsun.

Está triste.

O üzgündür.

Estuve triste.

Üzgündüm.

¡Qué triste!

Üzücü!

- Ella está muy triste.
- Está muy triste.

O çok üzgün.

- Ella se ve triste.
- Ella parece triste.

O, üzgün ​​görünüyor.

- Ella se veía triste.
- Ella parecía triste.

- O, üzgün ​​görünüyordu.
- Üzgün görünüyordu.

- Está muy triste.
- Él está muy triste.

O çok üzgün.

- Tom se sintió triste.
- Tom se sentía triste.

Tom üzüldü.

¿Te sientes triste?

Kendini kötü mü hissediyorsun?

¡Qué triste historia!

Ne üzücü bir hikâye!

Estoy muy triste.

Çok üzgünüm.

No estés triste.

Üzülmeyin.

Ahora estoy triste.

İşte şimdi üzüldüm.

Tom está triste.

Tom üzgün.

Es tan triste...

Bu çok iç karartıcı.

Tom parece triste.

Tom üzgün görünüyor.

Tom parecía triste.

Tom üzgün görünüyordu.

Tom estaba triste.

Tom üzgündü.

Es muy triste.

Bu çok üzücü.

Brian parece triste.

Brian hüzünlü görünüyor.

No estoy triste.

Üzgün değilim.

- ¿Por qué estás tan triste?
- ¿Qué te pone tan triste?

Seni o kadar üzen nedir?

El anciano parece triste.

Yaşlı adam üzgün görünüyor.

Tom estaba realmente triste.

Tom gerçekten üzgündü.

No me siento triste.

Ben üzgün değilim.

Hoy estoy muy triste.

Bugün çok üzgünüm.

Él se ve triste.

O kasvetli görünüyor.

Eso sería muy triste.

Bu çok üzücü olur.

Eso es verdaderamente triste.

O gerçekten üzücü.

María está triste hoy.

Maria bugün üzgün.

Estoy triste sin ti.

Sensiz üzgünüm.

Ella está muy triste.

O çok üzgün.

Tom todavía está triste.

Tom hâlâ üzgün.

Esta oración es triste.

Bu cümle hüzünlü.

Tom parecía muy triste.

Tom çok üzgün görünüyordu.

Tu historia es triste.

Senin hikayen üzüntü verici.

Ya no estoy triste.

Artık üzgün değilim.

Tom está muy triste.

Tom çok üzgün.

Esta canción suena triste.

Bu şarkı üzücü görünüyor.

¡Dios mío, qué triste!

Aman yarabbi, ne kadar üzücü!

¿Por qué estoy triste?

Neden üzgünüm?

- Ayer aconteció un triste accidente.
- Ayer tuvo lugar un triste accidente.

Dün üzücü bir kaza gerçekleşti.

- No me pongas una cara tan triste.
- No me mires tan triste.
- No me lances una mirada tan triste.

Bana böyle hüzünlü bakma.

- Eso es realmente entristecedor.
- Eso es verdaderamente triste.
- Realmente es muy triste.

O gerçekten üzücü.

- ¿Por qué estás triste?
- ¿Por qué está triste?
- ¿Por qué están tristes?

Neden üzgünsün?

- Esa es una historia tan triste.
- Esta es una historia tan triste.

Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.

- Tan pronto estaba alegre como triste.
- Tan pronto estaba contenta como triste.

- Bir an neşeliydi, ardından kederlendi.
- Kâh mutlu, kâh mutsuzdu.

Hubo un triste ataque terrorista

o üzücü terör saldırısı yaşandı

Mi gato se ve triste.

Kedim üzgün görünüyor.

Es una historia muy triste.

Çok üzücü bir hikaye.

Eso me puso muy triste.

Bu beni çok üzdü.

Es un cuento muy triste.

Bu çok üzücü bir hikaye.

Ciertamente, estaré triste si muere.

O ölürse ben kesinlikle üzüleceğim.

Cuando me desperté estaba triste.

Uyandığımda üzgündüm.

¿Por qué estás tan triste?

- Niçin bu kadar üzgünsün?
- Niye bu kadar üzgünsün?

No estés triste, por favor.

Lütfen üzülme.

Tom estaba triste y solo.

Tom üzgün ve yalnızdı.

Tom estaba triste y molesto.

Tom hüzünlü ve üzgündü.

Tom se veía muy triste.

Tom çok üzgün görünüyordu.

Me puso un poco triste.

Beni birazcık üzdü.

Por favor no sigas triste.

Lütfen daha fazla üzülme.

Ella puso una expresión triste.

O üzgün bir ifade takındı.

Estoy más enojado que triste.

Üzgün olmaktan ziyade kızgınım.

Ahora mismo estoy bastante triste.

Şu an çok üzgünüm.

A veces me siento triste.

Bazen kederleniyorum.

- Le pregunté por qué estaba tan triste.
- Le pregunté por qué estaba triste.

Neden üzgün olduğunu sordum.

¿Qué le ha puesto tan triste?

Onu ne kadar o kadar üzdü?

Cuando llueve, ella se siente triste.

Yağmur yağdığında, o hüzünlenir.

¿Por qué te ves tan triste?

Niçin öyle üzgün görünüyorsun?

La noticia la puso muy triste.

Haber onu çok üzdü.