Translation of "Salvajes" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Salvajes" in a sentence and their turkish translations:

salvajes,

Yabaniler,

- Me asustan los animales salvajes.
- Tengo miedo de los animales salvajes.
- Le temo a las bestias salvajes.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

- Me asustan los animales salvajes.
- Tengo miedo de los animales salvajes.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

Los zorros son animales salvajes.

Tilkiler yabani hayvanlardır.

Todos los salvajes saben bailar.

Her vahşi dans edebilir.

Ella soñó con jaguares salvajes.

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

- Por aquí hay muchos animales salvajes.
- Hay muchos animales salvajes en esta área.

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

Con animales salvajes portadores de virus

virüs taşıyan yabani hayvanlarla aramızda

¿Aún hay osos salvajes en Alemania?

Almanya'da hâlâ yabani ayılar var mı?

No todos los animales son salvajes.

- Her hayvan vahşi değildir.
- Tüm hayvanlar vahşi değildir.

No alimentes a los animales salvajes.

Vahşi hayvanları beslemeyin.

Mirar pájaros salvajes es muy divertido.

Yaban kuşlarını izlemek çok eğlenceli.

En el bosque viven animales salvajes.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Solo 14 000 siguen en áreas salvajes.

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

Hay muchos animales salvajes en esta área.

Bu alanda birçok yabani hayvanlar var.

Los animales salvajes viven en los bosques.

Yabanî hayvanlar ormanda yașar.

Los animales salvajes viven en la jungla.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Él sabe mucho acerca de animales salvajes.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

En Alaska viven millones de animales salvajes.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

El cantante fue asesinado por coyotes salvajes.

Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü.

La gente se mueve firmemente hacia espacios salvajes.

insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

Bestias nacidas para ser salvajes. Depredadores brutales pero hermosos.

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

Se pueden ver algunos conejos salvajes en el bosque.

Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.

Algunos animales salvajes están al borde de la extinción.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

De las montañas más grandes y salvajes de toda Europa.

Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.

Evitar los entornos de los animales salvajes portadores de virus.

virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak

Los conservacionistas redoblan esfuerzos para rescatar a los rinocerontes salvajes que quedan.

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

¿Qué pasa cuando las ciudades se expanden y los hábitats salvajes se encogen?

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

Ofrece el ambiente perfecto para que los animales vuelvan a sus hábitos salvajes.

hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

Al día siguiente, el hijo del granjero monta uno de los caballos salvajes,

Ertesi gün, çiftçinin oğlu yabani atlardan birine biner,

A través de los paisajes salvajes y ciudades abarrotadas, se pelea una batalla épica.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

En todo el mundo, los animales salvajes son cada vez más astutos para robar comida.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

Al principio, es difícil entrar al agua. Es uno de los lugares más salvajes y aterradores del planeta para nadar.

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.