Translation of "Memoria" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Memoria" in a sentence and their turkish translations:

- Tienes buena memoria.
- Tenés buena memoria.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

¡Qué memoria!

Ne bellek!

- Perdió su memoria.
- Él perdió la memoria.

- O hafızasını kaybetti.
- Hafızasını kaybetti.
- Hafızasını yitirdi.

- Enchufa la memoria USB.
- Conecta la memoria USB.

USB belleği bağla.

Tienes buena memoria.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

- Aprendé estos nombres de memoria.
- Apréndete estos nombres de memoria.

Bu isimleri ezbere öğren.

- Tengo memoria de grillo.
- Tengo una memoria como un colador.

Ben balık hafızalıyım.

Desde que tengo memoria,

Kendimi bildim bileli

Su memoria era magnífica.

Harika bir hafızası vardı.

Tom perdió la memoria.

Tom hafızasını kaybetti.

Tom tiene buena memoria.

Tom, iyi bir belleğe sahiptir.

Él tiene buena memoria.

O iyi bir hafızaya sahiptir.

Su memoria me desconcierta.

Onun belleği beni şaşırtıyor.

Ella perdió la memoria.

Hafızasını yitirdi.

- Amnesia denota pérdida de la memoria.
- La amnesia significa "pérdida de memoria".

Amnezi, "hafıza kaybı" anlamına gelir.

Aprendámonos este poema de memoria.

Bu şiiri ezbere öğrenelim.

Tienes una memoria bastante buena.

Oldukça iyi bir belleğin var.

¡Usted tiene una gran memoria!

Senin büyük bir belleğin var!

Mi hermano tiene buena memoria.

Erkek kardeşimin iyi bir hafızası var.

Él tiene una memoria notable.

Onun dikkate değer bir hafızası vardır.

Me lo aprendí de memoria.

Bunu ezbere öğrendim.

Le gusta aprendérselo de memoria.

O bunu ezbere öğrenmeyi seviyor.

Aprendámonos esta oración de memoria.

Bu cümleyi ezberleyelim.

Me gustaría tener mejor memoria.

Keşke daha iyi bir hafızam olsa.

Me lo sé de memoria.

Onu çok iyi biliyorum.

Tienes una memoria de elefante.

Oldukça iyi bir belleğin var.

¡Lo sé todo de memoria!

Hepsini ezbere biliyorum ben!

- Los mentirosos tienen que tener buena memoria.
- Los mentirosos tienen que tener una buena memoria.
- Los mentirosos deben tener buena memoria.

Yalancılar iyi bir hafızaya sahip olmalıdırlar.

Ella conoce la ruta de memoria.

Dişi, yolu çok iyi biliyor.

Tú no tienes una buena memoria.

İyi bir hafızan yok.

Su buena memoria es su arma.

İyi bir bellek onun silahıdır.

Ella lo borró de su memoria.

Onu hafızasından çıkardı.

Ella también tiene una buena memoria.

- Onun da iyi bir hafızası var.
- Onun aynı zamanda iyi bir belleği vardır.

Me estoy quedando corto de memoria.

Hafızam doluyor.

Yo desearía tener una mejor memoria.

Daha iyi bir hafızam olmasını istiyorum.

- Los alumnos aprendieron muchos poemas de memoria.
- Los estudiantes se han aprendido muchos poemas de memoria.

Öğrenciler birçok şiiri ezberledi.

- Cuanto más viejos nos hacemos, peor memoria tenemos.
- Nuestra memoria empeora mientras más viejos nos hacemos.
- Nuestra memoria empeora a medida que nos hacemos más viejos.

Yaşlandıkça hafızamız zayıflar.

El ejemplo clásico de memoria no declarativa

Örtük belleğin klasik örneği

Aún lo tengo fresco en mi memoria.

Hafızamda hâlâ taze.

Todos nos aprendimos de memoria el poema.

Hepimiz şiiri ezberledik.

¿Te has aprendido el poema de memoria?

Şiiri ezberledin mi?

Esa escena quedó grabada en mi memoria.

Bu sahne hafızama kazındı.

Su memoria se deterioró con los años.

Onun hafızası yıllarla birlikte zayıfladı.

No deberías confiar tanto en tu memoria.

Belleğine o kadar çok güvenmemelisin.

Erigieron una estatua en memoria de Gandhi.

Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.

Él está padeciendo de pérdida de memoria.

Hafıza kaybından muzdarip.

Inscribí en mi memoria 2000 palabras inglesas.

2000 İngilizce kelime ezberledim.

- Tu mala memoria pasa porque no sabes escuchar.
- Tu mala memoria es por tus malos hábitos de escucha.

Senin kötü hafızan senin kötü dinleme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.

- Nuestra memoria empeora mientras más viejos nos hacemos.
- Nuestra memoria empeora a medida que nos hacemos más viejos.

- Yaşlandıkça hafızamız zayıflar.
- Ne kadar yaşlanırsak, hafızamız o kadar kötüleşir.

Imagina que el hipocampo es una memoria USB

Hipokampüsü bir USB bellek gibi

Si la línea está grabada en mi memoria

hafızama kazınan replik ise

La sala fue construida en memoria del fundador.

Salon, kurucunun anısına inşa edilmiştir.

Tenemos que aprender un poema completo de memoria.

Bütün şiiri ezbere öğrenmeliyiz.

Esta experiencia quedará por siempre en mi memoria.

Bu tecrübe sonsuza kadar hafızamda kalacak.

Perdió la memoria en un accidente de tráfico.

Bir trafik kazasında hafızasını yitirdi.

Tom nunca recuperó su memoria después del accidente.

Tom kazadan sonra hafızasına tekrar kavuşmadı.

La repetición es la madre de la memoria.

Tekrar, hafızanın anahtarıdır.

Tengo la memoria de un pez de colores.

Japon balığı gibi hafızam var.

Ella miró la fotografía para refrescar su memoria.

O, hafızasını tazelemek için resme baktı.

¿Es verdad que los elefantes tienen buena memoria?

Fillerin iyi hafızaları olduğu doğru mu?

Nos tuvimos que aprender el poema de memoria.

Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.

Los mentirosos tienen que tener una buena memoria.

Yalancılar iyi bir hafızaya sahip olmalıdırlar.

Afecta en algo a la memoria declarativa de eventos.

açık belleğe bir şey yapıp yapmadığını test edebiliriz.

Más adelante, esto permite grabar cosas en nuestra memoria

daha sonrasında bu hatırlattığı şeylerin hafızamıza kazınmasını sağlıyor

Me tomó una hora aprenderme el poema de memoria.

Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.

No sé de qué se trata esa "memoria visual".

Bu "görsel belleğin" ne hakkında olduğunu bilmiyorum.

La memoria es una función esencial de nuestro cerebro.

- Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.

A menudo su nombre se escapa de mi memoria.

Adı sık sık hafızamdan çıkar.

¡Mi primera computadora tenía sólo 128 kilobytes de memoria!

İlk bilgisayarımın yalnızca 128 kilobayt belleği vardı!

Se erigió un monumento en memoria de los fallecidos.

Ölenin anısına bir anıt dikildi.

Me gustaría encontrar la manera de mejorar mi memoria.

Hafızamı geliştirmek için bir yol bulmak istiyorum.

El jugo de fresa es bueno para la memoria.

Çilek suyu hafızanız için iyidir.

Ken se ha aprendido de memoria muchas canciones japonesas.

Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.

Todos en la clase aprendieron el poema de memoria.

Sınıftaki herkes şiiri ezberledi.

Se erigió un monumento en memoria de los difuntos.

Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

Recuerden que la memoria a largo plazo necesita su tiempo.

Şunu hatırlayın; uzun süreli hafıza zaman alır

De hecho, presiono mucho mi memoria para recordar cómo jugar

aslında nasıl oynandığını hatırlamak için hafızamı çok zorluyorum

Ella no tuvo dificultad en aprender el poema de memoria.

O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.

Nuestra memoria empeora a medida que nos hacemos más viejos.

Yaşlandıkça hafızamız zayıflar.

El presidente se tiene que aprender de memoria el discurso.

Başkanın yürekten konuşmayı öğrenmesi lazım.

Y los cambios químicos que estimulan la memoria a corto plazo.

ve kimyasal değişimler, kısa süreli hafızayı destekleyecektir.

Les diré una frase que quiero que graben en su memoria.

Şimdi zihninize işlemenizi istediğim bir şey olacak.

Registraron la actividad en los centros de memoria de las ratas.

Bu farelerin hafıza merkezlerine aktiviteyi kaydediyorlardı.

Que disminuye el aprendizaje, la memoria y los procesos de atención,

Bu, öğrenme, ezberleme ve dikkat süreçlerini azaltıyor;

El ropero es lo mismo que la memoria de la computadora.

Gardırobunuz da bilgisayarın hafızası gibidir.

Aprendió esa poesía de memoria a la edad de cinco años.

O beş yaşındayken o şiiri ezbere öğrendi.

Leyó esta poesía sólo una vez, no puede saberla de memoria.

O şiiri sadece bir kez okudu. Onu ezbere bilemez.

El sabor del primer beso está muy vivo en mi memoria.

İlk öpücüğün tadı benim bellekte canlı kalır.

Yo sé las reglas de memoria, pero no juego muy bien.

Kuralları ezbere biliyorum ama çok iyi oynamıyorum.

Anna se sabe las primeras mil cifras de π de memoria.

- Anna Pi sayısının ilk bin hanesini ezbere biliyor.
- Anna π sayısının ilk bin hanesini ezberlemiş.

Cuanto más avanza nuestra edad, tanto más se debilita nuestra memoria.

Yaşımız ilerledikçe hafızamız zayıflıyor.

La felicidad es tener una buena salud y una mala memoria.

Mutluluk iyi bir sağlık ve kötü bir bellektir.