Translation of "Escritor" in Turkish

0.103 sec.

Examples of using "Escritor" in a sentence and their turkish translations:

Soy escritor.

Ben bir yazarım.

- Él es escritor.
- Él es un escritor.

O bir yazar.

Conocimos un escritor.

- Bir yazar ile tanıştık.
- Bir yazarla tanıştık.

Deberías ser escritor.

Yazar olmalısın.

Tom es escritor.

Tom bir yazar.

Él es escritor.

O bir yazar.

- El escritor ha bebido vino.
- El escritor tomó vino.

Yazar şarap içti.

- ¿Quién es tu escritor favorito?
- ¿Cuál es tu escritor preferido?

- Favori yazarın kim?
- En sevdiğin yazar kimdir?
- En sevdiğiniz yazar kimdir?

- Tom es un escritor establecido.
- Tom es un escritor consolidado.

Tom kabul görmüş bir yazardır.

Él es un escritor.

O bir yazar.

Este escritor es ruso.

Bu yazar Rus.

Soy un escritor japonés.

Ben bir Japon yazarım.

Él también es escritor.

O da bir yazar.

Tom es escritor freelance.

Tom bir bağımsız yazar.

Él es un buen escritor.

O iyi bir yazar.

Él es un escritor talentoso.

O, kabiliyetli bir yazar.

No soy muy buen escritor.

Ben çok iyi bir yazar değilim.

Tom es un escritor talentoso.

Tom yetenekli bir yazardır.

Le considero un gran escritor.

Onu büyük bir yazar olarak düşünüyorum.

¿Quién es tu escritor favorito?

Favori yazarın kim?

Tom es un buen escritor.

Tom iyi bir yazar.

Botánico, geólogo, cartógrafo, escritor y pintor

botanisti, jeoloğu, kartografı, yazarı ve ressamı

Él es escritor, y además político.

O bir yazar, bununla beraber bir siyasetçidir.

Pienso que es un gran escritor.

Sanırım o büyük bir yazar.

Milan Kundera es mi escritor favorito.

Milan Kundera benim favori yazarımdır.

Yo aspiro a ser un escritor.

Ben bir yazar olmayı hedefliyorum.

Allan Kardec es mi escritor favorito.

Allan Kardec benim favori yazarımdır.

Ese es un reconocido escritor americano.

O tanınmış bir Amerikalı yazardır.

Graham Greene es mi escritor favorito.

Graham Greene, benim en sevdiğim yazardır.

El escritor tiene un estilo excelente.

Yazarın mükemmel bir tarzı var.

Parece un deportista, pero es escritor.

O bir sporcu gibi görünüyor, ama bir yazar.

El escritor se suicidó en su estudio.

Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.

No entendí lo que dijo aquel escritor.

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlamadım.

Shakespeare es el nombre de un escritor.

Shakespeare bir yazarın adıdır.

Él era un poeta y un escritor.

O bir şair ve yazardı.

La verdad es que quiero ser escritor.

Gerçek şu ki, ben bir yazar olmak istiyorum.

El escritor americano Mark Twain lo dijo mejor:

Amerikan yazar Mark Twain en iyi şekliyle şöyle söyledi,

El escritor está trabajando en un nuevo libro.

Yazar yeni bir kitap üzerinde çalışıyor.

Él es médico y también escritor de novelas.

Bir doktor ve aynı zamanda bir romancıdır.

Él es más bien profesor antes que escritor.

Yazardan çok bir öğretmendir.

Fue el escritor más célebre de su tiempo.

O, gününün en ünlü yazarıydı.

Además de ser cirujano, era un célebre escritor.

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

El escritor está trabajando en su nuevo libro.

Yazar yeni kitabı üzerinde çalışıyor.

Todo gran escritor posee un estilo propio individual.

Bütün büyük yazarların kendi kişisel tarzları vardır.

- No logro ver lo que el escritor quiere decir.
- No se me ocurre lo que el escritor intenta decir.

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

Él fue premiado como el mejor escritor del día.

Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.

¿De verdad? ¿Tienes un escritor favorito que siempre lees?

Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?

Esta novela fue escrita por un famoso escritor americano.

Bu roman ünlü bir Amerikan yazar tarafından yazılmıştır.

- Él no es demasiado buen escritor y creo que lo sabe.
- Él no es muy buen escritor, y creo que lo sabe.

O kadar büyük bir yazar değil ve onun bunu bildiğini düşünüyorum.

Este escritor pasó varios años en campaña con las tropas.

Bu yazar, birliklerle birlikte arazide birkaç yıl geçirdi

Por lo que dices, ha de ser un gran escritor.

Söylediklerine bakılırsa o, büyük bir yazar olmalı.

El hombre al que veis allí es un escritor famoso.

Orada gördüğün adam ünlü bir yazardır.

Los Viajes de Gulliver fueron escritos por un famoso escritor inglés.

Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

- Ella es una escritora anónima.
- Ella hace de negro para otro escritor.

O bir hayalet yazar.

La manera en la que habló llamó la atención de un famoso escritor.

Onun konuşma şekli ünlü bir yazarın dikkatini çekti.

El escritor George Orwell fue vigilado durante alrededor de 12 años por la policía británica.

Yazar George Orwell yaklaşık yirmi yıl İngiliz polisi tarafından gözlendi.

Mis amigos dicen que soy un escritor prolífico, pero no he escrito nada durante meses.

Arkadaşım verimli bir yazar olduğumu söylüyor ama aylardır herhangi bir şey yazmadım.

Un escritor es alguien para quien la escritura es más difícil de lo que es para otras personas.

Bir yazar, yazmanın, kendisi için, başkaları için olduğundan daha zor olan birisidir.

El deber del traductor no es presentar a un escritor de un país extranjero, sino edificarle un monumento para él en su propio idioma.

Çevirmenin görevi yabancı bir ülkeden bir yazarı tanıtmak değil de kendi dilinde onun için bir anıt inşa etmektir.

En 1935, un escritor publicó un libro de poesías con fondos proporcionados por su madre. En la dedicatoria él agradeció a todos los editores que habían rechazado su manuscrito.

1935'de bir yazar, annesi tarafından sağlanan fonla bir şiir kitabı yayımlattı. İthaf yazısında, onun kitap müsveddesini kabul etmeyen tüm editörlere teşekkür etti.