Examples of using "Entré" in a sentence and their turkish translations:
İçeri girdim.
Ben detaylara girdim.
okula girdim.
- Donanmaya katıldım.
- Ben deniz kuvvetlerine katıldım.
Onun odasına girdim.
Detaylara girmedim.
Restorana girdim ve öğle yemeği yedim.
İçeri geldiğimde tartışmayı kestiler.
Okula girdiğimde,
Bir lokantaya girdim ve öğle yemeği yedim.
Ben bir şarkı yarışmasına girdim.
Tom'un odasına girdim.
İçeri girdiğim zaman adam onu söylüyordu.
Ben nefes nefese sınıfa kadar koştum.
Eve geldim ve her şeyi tahrip edilmiş buldum.
- Ben odaya girerken o odadan ayrıldı.
- Ben odaya girdiğim zaman,o çıkmıştı.
- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
Odaya girdiğim anda konuşmayı kestiler.
Odaya girdiğimde öğle yemeği yiyordu.
İçeri girmemle odayı terk etti.
Odaya girdiğimde herkes şaşırdı.
Ben biletimi kapıcıya gösterdim ve tiyatro gittim.
Şapkamı çıkardım ve kiliseye girdim.
- Odaya girdim ve onunla el sıkıştım.
- Odaya girdim ve onunla tokalaştım.
Ben kapıdan girdiğimde bana bir not uzatıldı.
Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.
Eve girerken paspasa takıldım.
Ben odaya girer girmez onlar konuşmaktan vazgeçtiler.
Eve geldiğim zaman, paspasın üzerinde tökezledim.
Odaya girdiğimde, piyano çalıyordu.
Bir sonraki seçimde formu doldurdum ve kabul edildim.
Ben üniversiteye girdiğimden beri birçok arkadaşlar edindim.
İnternet sitene gittim.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- Ben sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladılar.
Ben odaya girdiğimde Tom ve Mary bir şeye gülüyordu.
Odaya girdiğimde radyoda çalan Mozart'ı duyabiliyordum.
Odaya girdiğimde, Tom ve Mary kanepede birlikte sarılıp yatmıştı.
Ben odaya gittim, orada çocukları kanepede otururken buldum.
Odaya girdiğimde, Tom ve Mary kanepede birlikte sarılıp yatmıştı.