Examples of using "Cuanto" in a sentence and their turkish translations:
İstediğiniz kadar iç.
O gelir gelmez bana bildirin.
- Ne kadar erken olursa, o kadar iyidir.
- Ne kadar erken o kadar iyi
İstediğiniz kadar alın.
Ne kadar çok olursa, o kadar iyi.
İstediğin kadar ye.
İstediğiniz sürece kal.
İstediğin kadar harca.
- İstediğin kadar uyu.
- İstediğiniz kadar uyuyun.
İstediğin kadar dinle.
Öğrenir öğrenmez seni arayacağım.
O gelir gelmez, ayrılacağız.
İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
En kısa sürede sen görmek istiyorum.
O, ne kadar az bilirse o kadar iyi olur.
- En kısa zamanda ona ihtiyacım var.
- Mümkün olan en kısa zamanda ona ihtiyacım var.
Ne kadar kısa olursa o kadar iyi olur.
Oran ne kadar basitse
Muhafazakârlarla geçinebilen bir liberal olduğum için
Daha nefret dolu hissetikçe de...
Oraya vardığında beni ara.
Oraya varır varmaz sana yazacağım.
Geri dönünce seni hemen arayacak.
O, onu görür görmez rengi soldu.
Başlamak istiyorum.
onu ne kadar sevdiğimizi göstermeye devam etmeye çalışıyyoruz
- Ne kadar erken başlarsak, o kadar erken bitiririz.
- Ne kadar erken başlarsak o kadar erken bitiririz.
John gelir gelmez gidelim.
Tom ne kadar harcadığımızı sordu.
Ne kadar çok alırsam o kadar çok isterim.
Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.
İstediğin kadar yiyip iç.
Biz yaşlandıkça, daha az hayal kurarız.
O hazır olur olmaz beni çağır.
Yanımda ne kadar para getirmem gerektiğini bilmek istiyorum.
O, mektubu okur okumaz onu yırttı.
tadını çıkar, istediği kadar baksın
- Aylığını alır almaz, onun hepsini harcadı.
- Maaşını aldığı gibi hepsini harcadı.
Ne kadar yükseğe gittiysek o kadar soğuk oldu.
Ne kadar çok konuştuysa, o kadar çok sıkıldım.
Ne kadar çok paramız olursa o kadar çok isteriz.
Ne kadar çok çikolata yersen o kadar çok şişmanlarsın.
Sen öğrenir öğrenmez bana bildir.
Oturur oturmaz,uyuya kaldım.
Tom Mary'nin onu ne kadar çok sevdiğini biliyor.
Havaalanına varır varmaz arayacağım.
O en az bin adet kitaba sahiptir.
Ne kadar süreceğini sana tam olarak söyleyemem.
Onu ne kadar çok açıklarsan, onu o kadar çok anlamam.
Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
Biletleri alır almaz onları sana göndereceğiz.
Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın.
O, beni görür görmez ağlamaya başladı.
Bir olayla ilgili beklentiye girer girmez,
Bunu ne kadar sık yaparsanız o kadar kolay olur.
Ne kadar çok bilirseniz, o kadar çok öğrenmek istersiniz.
Bir şeyi hatırlamak ne kadar kolaysa
Açıklıkta ne kadar kalırsa...
O, ne kadar çok istediyse o kadar çok zengin oldu.
Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar çok cehaletini anlarsın.
- Onu ne kadar çok dinlersem,ondan o kadar daha az hoşlanırım
- Onu ne kadar çok dinlersem, onu o kadar daha az seviyorum.
- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
Onun hakkında ne kadar çok düşünürsem, onun hakkında o kadar az anlarım.
Eve varır varmaz seni arayacağım.
Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.
- Onu ne kadar çok düşünürsem, ondan o kadar daha az hoşlanırım.
- Onu ne kadar çok düşünürsem, o kadar az hoşlanıyorum.
Onu ne kadar çok tanırsam onu o kadar çok severim.
O, ne kadar süredir hasta?
Ne kadar yükseğe tırmanırsan o kadar soğuk olur.
Biz oturur oturmaz, o bize kahve getirdi.
Bana gelince, itirazım yok.
Yükseğe tırmandıkça, hava soğur.
O, polisi görür görmez dışarı koştu.
Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.
Ne kadar çok katılırsan, o kadar çok geri alırsın.
Ne kadar çok yersen, o kadar şişmanlarsın.
Tom'un onun kaça mal olacağı hakkında hiçbir fikri yok.
Ne kadar uzun süre beklediysek, o kadar daha sabırsız olduk.
Tom'un Mary'yi ne kadar sevdiğini hiç kimse bilmiyordu.
Onu ne kadar çok dinlersem, ondan o kadar daha az hoşlanıyorum.
Tom eve gelir gelmez yemek yiyecektir.
Aslında, belirli düşünceleri ne kadar baskılamaya çalışırsanız
Mary beni gördüğünde bana yaklaştı.
Polis silah ateşini duyar duymaz geldi.
Karar verildiğinde size bildireceğim.
Oyun bittiğinde çok yorgun hissettim.
O beni görür görmez ağlamaya başladı.
Eve varır varmaz, telefon çaldı.
Limana vardığımızda rüzgar yatıştı.
Bana gelince, bunu daha çok seviyorum.
Eve varır varmaz yağmur yağmaya başladı.
O, yalnız kalınca mektubu açtı.
Ne kadar hızlı yürürsen o kadar kısa sürede gidersin.