Translation of "Coser" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Coser" in a sentence and their turkish translations:

¿Sabes coser?

- Nasıl dikileceğini biliyor musun?
- Nasıl dikiş dikileceğini biliyor musun?

Me gusta coser.

Dikiş dikmeyi seviyorum.

- Ella sabe coser muy bien.
- Ella puede coser muy bien.

O çok iyi dikiş dikebilir.

- Compré una máquina de coser nueva.
- Compré una nueva máquina de coser.

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

coser ropa y hacer tarros.

her şeyi o da yapıyordu.

¿Me puede coser estos botones?

Sen bu düğmeleri benim için dikebilir misin?

¿Tienes una aguja de coser?

Bir dikiş iğnen var mı?

Mary puede coser muy bien.

Mary çok iyi dikiş dikebilir.

No fue tampoco coser y cantar.

Tereyağından kıl çeker gibi de olmadı hani.

No fue exactamente coser y cantar.

Bu tam olarak bir kek parçası değildi.

Ella me preguntó si sabía coser.

O bana dikiş dikip dikemediğimi sordu.

- Es facilísimo.
- Es coser y cantar.

Çocuk oyuncağı bu.

Al paciente solitario le daba placer coser.

Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.

¿Tiene una aguja para coser estos botones?

Bu düğmeleri dikmek için bir iğnen var mı?

A este paciente solitario le encanta coser.

Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.

Y una pieza ininterrumpida de hilo de coser.

dikiş ipliği ile oluşturulduğunu görecek.

Mary no sabe nada de coser o calcetar.

Mary dikiş veya örgü hakkında hiçbir şey bilmaz.

Mi madre me regaló su máquina de coser.

Annem bana dikiş makinesini hediye etti.

Mi madre me regaló una máquina de coser.

Annem bana bir dikiş makinesi verdi.

Tom compró una máquina de coser para Mary.

Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.

En esta habitación no hay suficiente luz para coser.

Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.

Tom le preguntó a Mary si acaso sabía coser.

Tom Mary'ye nasıl örgü öreceğini bilip bilmediğini sordu.

Es un proceso simple de cambiar de cortar y coser,

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

Ella dejó de coser y tomó un poco de té.

Dikiş dikmeyi bıraktı ve biraz çay içti.

- Eres muy bueno cosiendo.
- Se te da muy bien coser.

Dikiş dikmekte çok iyisin.

No podemos encontrar una buena máquina de coser en ningún lado.

İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.

No me puedo acordar de dónde puse la máquina de coser buena.

İyi dikiş makinesini nereye koyduğumu hatırlayamıyorum.

Mi abuela solía usar mucho su máquina de coser en el pasado.

Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.

Mi abuela solía usar mucho su máquina de coser cuando era joven.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

Mi abuela solía usar mucho su máquina de coser hasta hace casi tres años.

Büyükannem üç yıl öncesine kadar dikiş makinesini çok kullanırdı.

Hay una máquina de coser y una tabla de planchar en el cuarto donde Tom solía dormir.

Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.