Translation of "Brazos" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Brazos" in a sentence and their turkish translations:

- Murió en sus brazos.
- Murió en tus brazos.

Kollarında öldü.

Estire los brazos.

Kollarınızı uzatın.

Cúbrete los brazos.

Kollarını ört.

Él tiene poderosos brazos.

Onun güçlü kolları var.

Tengo los brazos cansados.

Kollarım yorgun.

Tom agitó los brazos.

Tom kollarını salladı.

Mis brazos se entumecieron.

Kollarım uyuştu.

Me duelen los brazos.

Kollarım ağrıyor.

Murió en sus brazos.

Kollarında öldü.

Levante los brazos así.

İki kolunuzu da bu şekilde kaldırın.

Él tiene brazos muy fuertes.

Onun çok güçlü kolları var.

Tom murió en mis brazos.

Tom benim kollarımda öldü.

Tom se cruzó de brazos.

Tom kollarını kavuşturdu.

Él murió en mis brazos.

Kollarımda öldü.

Tom no tiene brazos velludos.

Tom'un kıllı kolları yok.

- Me acuerdo del calor de sus brazos.
- Recuerdo el calor de sus brazos.

Onun kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.

- Él estaba parado con los brazos cruzados.
- Estaba de pie con los brazos cruzados.

Kolları bağlı duruyordu.

Puedo verlo, está agitando los brazos.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Puedo verlo. Está agitando los brazos.

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

Los reyes tienen los brazos largos.

Kralların uzun kolları vardır.

Llevaba a su hijo en brazos.

Bebeğini kucağında taşıyordu.

Lo recibimos con los brazos abiertos.

Biz kollarımızı açarak onu kabul ettik.

Ella se durmió en mis brazos.

Kucağımda uyuyakaldı.

Recuerdo el calor de sus brazos.

Onun kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.

Porque en algunos casos encontramos brazos representados,

çünkü bazı durumlarda kollarımız betimlenmiş,

Sí que ejercitaré los brazos. Muy bien.

Bu kollarım için zorlu bir egzersiz olacak. Pekâlâ.

Un policía miraba con los brazos cruzados.

Bir polis, kollarını kavuşturarak izliyordu.

Él estaba sentado con los brazos cruzados.

Kolunu katlamış oturuyordu.

Tom murió en los brazos de Mary.

Tom Mary'nin kollarında öldü.

Muchos habían perdido sus brazos o piernas.

Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.

Tom tiene los brazos y piernas largos.

Tom'un uzun kolları ve bacakları var.

Tiene los brazos y las piernas largos.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

Le dolían mucho los brazos y el estómago.

Kolları ve karnı kötü yaralanmıştı.

Sucede fuera de su cerebro, en sus brazos.

aslında beyninin dışında, kollarında.

Ataron los brazos y las piernas del prisionero.

Onlar tutuklunun kollarını ve bacaklarını bağladılar.

Ella cogió a su bebe en sus brazos.

Bebeğini kollarına aldı.

Tus brazos son más largos que los míos.

Kolların benimkilerden uzun.

Jim se sentó solo con sus brazos cruzados.

Kollarını bağlamış olarak Jim tek başına oturuyordu.

La joven llevaba un niño en sus brazos.

Genç kadın, kucağında bir bebek taşıyordu.

Él sostenía una caja grande en los brazos.

O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.

Ella puso sus brazos alrededor de su cuello.

O kollarını onun boynuna attı.

La amé incluso antes de tenerla entre mis brazos.

Onu daha kollarıma almadan sevmiştim.

Que fue arrancado de los brazos de su padre

babasının kollarından çekip alındı,

Además de cicatrices en orejas y brazos, camina cojeando,

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Zack, tras 8 años con espasmos constantes en los brazos,

Zack kolundaki sürekli spazmlarla 8 yıl geçirdikten sonra

Mi hija de tres años, Amina, estaba en mis brazos.

üç yaşındaki kızım, Amina, kolumdaydı.

Y luego, dos de esos brazos se mueven lentamente debajo,

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

Él se sentó en el sofá con los brazos cruzados.

Kolları bağlı şekilde kanepede oturdu.

El bebe dormía profundamente en los brazos de su madre.

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

Era muy alto y delgado, con piernas y brazos largos.

O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.

Tenemos mucho más que solo biceps en los brazos, Per.

Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.

Así que, si estás de brazos cruzados o martilleando tu teclado,

Kollarınızı kavuşturuyor ya da klavyenizi yumrukluyorsanız

Un buen montañista usa las piernas. Los brazos, para tener equilibrio.

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

Ya no dejaba los brazos atrás por si tenía que ocultarse.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

El niño se sentía seguro en los brazos de su madre.

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

Mi esposo es algo ancho de caderas, con brazos claramente cortos.

Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.

Él era muy alto y delgado, con brazos y piernas largos.

Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.

Cuando cogí al bebé en mis brazos, éste comenzó a llorar.

Bebeği kollarımda tuttuğum anda ağlamaya başladı.

Cuando hablas con los demás, lo haces con los brazos cruzados.

Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

Y a los Gobiernos les resulta muy fácil quedarse de brazos cruzados

Devletler için de, balıkçıları ve tarım arazilerini

Mantenía los otros brazos adheridos dentro de la guarida usando las ventosas.

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

- Mantén las manos alzadas.
- Levanta las manos.
- Mantén los brazos en alto.

Ellerini yukarıda tut.

- Tomás me estrechó entre los brazos.
- Tomás me dio un fuerte abrazo.

Tom bana sımsıkı sarıldı.

En la base de los brazos, tienen un taladro que puede perforar conchas

Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.

Tus ojos son tan bonitos como los brazos de la Venus de Milo.

Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.

Y estos tipos no pueden jugar al billar porque los robots no tienen brazos,

Bu adamlar bilardo oynayamaz çünkü robotların kolu yok

Y al minuto siguiente, el tiburón atrapó uno sus brazos y dio unos giros mortales.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

Los brazos solo me dan equilibrio. Envolver los pies con la cuerda me permite tomar impulso.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

Recogió cerca de 100 conchas y piedras… y luego cruzó los brazos sobre su vulnerable cabeza.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

En Suiza; y estuvo con Joubert en Italia, quien murió en sus brazos en la batalla de Novi.

; ve İtalya'da Novi Savaşı'nda kollarında ölen Joubert ile birlikteydi.

Todos tienen los brazos, las piernas, y las cabezaz, ellos caminan y hablan, pero ahora hay ALGO que intenta hacerlos diferentes.

Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.

Mi sueño era encontrar un amor tan inocente como cuando le preguntas a un niño "¿cuánto me quieres?" y extiende los brazos y responde "¡todo esto!".

Hayalim küçük bir çocuğa "Ne kadar seviyorsun?" dendiğinde, kollarını iki yana açıp "İşte bu kadar!" derkenki o masum sevgiyi bulabilmekti.

Cuando me fui a la cama la noche del 27 de noviembre, cogí en brazos a mi gata ciega y le dije: "Tú y yo, estamos solos en este mundo". Pero dos días después, mi gata ciega murió y yo me he quedado completamente solo.

27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.