Translation of "¡toco" in Turkish

¡Toco madera!

Tahtaya vur!

Toco el violín.

- Keman çalarım.
- Ben keman çalarım.

Toco la guitarra.

Gitar çalıyorum.

Toco el piano.

Piyano çalarım.

Toco el bajo.

Bas çalıyorum.

Toco el arpa.

Arp çalıyorum.

Toco el violoncelo.

Ben çello çalıyorum.

Toco la flauta.

Flüt çalıyorum.

Yo toco piano.

Piyano çalarım.

- Yo toco en una banda.
- Toco en una banda.

Ben bir grupta çalıyorum.

- Yo no toco el piano.
- No toco el piano.

Piyano çalmam.

No toco el oboe.

Ben obua çalmıyorum.

Toco el saxofón tenor.

Ben tenor saksafon çalarım.

No toco el piano.

Ben piyano çalmam.

- Yo toco un poco de guitarra.
- Toco un poco la guitarra.

Küçük bir gitar çalarım.

- En mi tiempo libre toco la guitarra.
- Toco la guitarra en mi tiempo libre.

Boş zamanımda gitar çalarım.

- Estoy tocando guitarra.
- Toco la guitarra.

Gitar çalıyorum.

Toco la guitarra después de cenar.

Akşam yemeğinden sonra gitar çalarım.

Toco guitarra después de la escuela.

Okuldan sonra gitar çalarım.

Toco el piano desde los quince años.

On beş yaşından beri piyano çalıyorum.

En mi tiempo libre toco la guitarra.

Boş zamanımda gitar çalarım.

Yo también toco teclado en mi banda.

Ben de grubumda org çalıyorum.

Toco la guitarra en mi tiempo libre.

Boş zamanımda gitar çalarım.

Es la primera vez que toco un delfín.

İlk defa bir yunus balığına dokunuyorum.

No me ha pasado nunca y toco madera.

- O benim hiç başıma gelmedi, tahtaya vur.
- O benim hiç başıma gelmedi, şeytan kulağına kurşun.

Toco el piano desde que era un niño.

Çocukluğumdan beri piyano çalmaktayım.

- Yo no toco el piano.
- No puedo tocar el piano.

Ben piyano çalamıyorum.

De vez en cuando, si toco cierto tipo de mariscos o algo,

Bazen bir deniz mahsulüne dokunduğumda

- No he tocado el ukelele en años.
- Hace años que no toco el ukelele.

Yıllardır ukulele çalmadım.

Cuando toco este Do, los dos tonos mas fuertes en el aire son dos Do.

Bu Do'yu çaldığım vakit, havada itilen ve en fazla duyulan ilk iki [ses, nota] ton da Do,