Examples of using "успел" in a sentence and their turkish translations:
Onu zamanında yaptım.
Tren için zamanında yetiştim.
- Trene yetişebildin mi?
- Treni yakalayabildin mi?
Not almak için zamanım yoktu.
Tom tepki gösterecek vakti yoktu.
- Neredeyse trene yetişemiyordum.
- Trene güçlükle yetişebildim.
Neyse ki zamanında oradaydım.
O, son otobüs için tam zamanında vardı.
Trene güçlükle yetişebildim.
- İlk treni yakaladın mı?
- İlk trene yetiştin mi?
Derse zamanında yetişebildi.
Tom son başvuru tarihini neredeyse kaçırdı.
O gelir gelmez hastalandı.
Tom tam zamanında geriye doğru sıçradı.
Acele ettim ve otobüsü yakaladım.
Ben zar zor on bire kadar mektubu bitirebildim.
Şimdiye kadar öğrenebildiğimin hepsi bu.
Fakat Kutuzov hala Kaluga yolunu tıkıyordu.
9:20 trenini güçlükle yakaladım.
O, New York'a giden dokuz otobüsüne bindi.
Trene yetiştim.
Zamanında gelmiştim.
Jim yedi trenini kaçırmış gibi görünüyordu.
Ben kapatır kapatmaz telefon yine çalmaya başladı.
Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.
Son otobüse yetiştim.
Şimdiye kadar kaç tane gitar dersleri aldın?
Telefonu kapar kapamaz bir çağrı daha geldi.
Tom hala genç ve düşman bulmayı başaramadı.
Uyuyakalmasaydım, zamanında okulda olurdum.
O son teslim tarihini kaçırdı.
Ne zaman bunu yapmaya vaktin oldu?
Tom'un yemek yemeyi bitirmek için zamanı yoktu.
- Öğle yemeği için vaktim yoktu.
- Öğle yemeği için zaman bulamadım.
Tom'un yemek yemesi için zamanı yoktu.
Bob son treni kaçırdı ve bir taksiye binmek zorunda kaldı.
Ev ödevimi zamanında bitiremedim.
Sanırım otobüsümü kaçırdım.
Ben koştum ve koştum, aksi takdirde geç kalabilirdim.
Tom'un ev ödevini bitirmek için yeterli zamanı yoktu.
Son otobüsü yakalayamadım ve eve taksiyle geldim.
Trene yetiştin mi?
Bütün bunları yapmak için zamanın var mıydı?
Polis, intihar bombacısını bombasını patlatmadan önce yakaladı.
Nasıl oldu da önce sen buraya vardın?
Ben bu sabah otobüsümü kaçırdım.
Telefon çaldığında eve girmek üzereydim.
Bu sabah kahvaltı yemek için vaktim yoktu.
Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yoktu.
Son treni yakalamayı başardım.
Tom onu zamanında yapmadı.
Kalkıştan beş dakika önce uçağa bindim.
Sen ne ara böyle yanmayı başardın? Daha yaz gelmedi ki!
Çok uzaklaşmamıştım ki, yağmur yağmaya başladı.
Başka bir şey yapmak için vaktim yoktu.