Examples of using "пришло" in a sentence and their turkish translations:
Benim zamanım geldi.
Zamanınız geldi.
Taksi geldi.
Vakit geldi.
Yaz geldi.
Geri ödeme zamanı.
Üç kişi geldi.
İtiraf etme zamanı.
- Şimdi gitme zamanı.
- Artık gitme zamanı.
Yine biraz evrilerek gelmiş
Henüz zamanı gelmedi.
20 kişiden fazla geldiler.
Neredeyse mola verme zamanı.
Sadece elli kişi geldi.
Bu senin için geldi.
Biraz iş yaptırma zamanı.
Uyarı çok geç geldi.
- Mektup henüz geldi.
- Mektup demin geldi.
- Mektup az önce geldi.
Görünüşe göre yaz sonunda burada.
Partiye epeyce insan geldi.
Bu sadece sizin için geldi.
Yaz mevsimi geldi ve gerçekten sıcak oldu.
Garip bir e-posta aldım.
Düğününüze kaç kişi geldi?
Beklediğimizden daha fazla insan geldi.
Senin konserine kaç kişi geldi?
sıra geldi sahte kabadayıya
sıra geldi çöpçüler kralına
Toplantıya çok az sayıda insan katıldı.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
- En fazla 50 kişi geldi.
Tom'a gerçeği söyleme zamanı geldi.
Bu, bu sabah senin için geldi.
Benim zamanı henüz gelmedi.
Yirmi kişi partiye katıldı.
Mutluluk geldi ve para gerektiriyor.
Üçüncü gardırobu açmanın zamanı geldi.
Veda etme zamanı.
Radyo'nun yerini TV aldı.
Mektubun demin geldi.
Kelime Latinceden geliyor.
- Savaş baltasını gömme zamanı.
- Barışma zamanı.
Partiye kaç kişi geldi?
- Mesajın bana gelmedi.
- Mesajınız bana ulaşmadı.
Dün mitinge çok az insan geldi.
Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?
ama o zamanlar yapmayı düşündüğüm tek şey
Aklıma şey geldi
döndüğünde ise bir muhabirlik teklifi gelmişti
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
Partiye sadece altı kişi geldi.
Veda etme zamanı geldi.
Dün hayvanat bahçesine kaç kişi geldi?
- Bu benim aklımdan geçmemişti.
- Bu benim aklıma gelmedi.
Mektup geldiğinde onu okudum.
Dün toplantıya birçok kişi geldi.
İyi bir çözüm üretti.
Umduğumuzdan daha az insan geldi.
Şimdi harekete geçme zamanı.
Birçok kişi Tom'un cenaze törenine katıldı.
Kelime Yunancadan geliyor.
Sanırım yeni bir kamera almamın zamanıdır.
Ve nihayet ne zamandır Tom’dan beklenen mektup geldi.
- Yaz nasıl geldiyse öyle de gidecek.
- Yaz geldiği gibi gidecek.
Mektubun fazla geç geldi.
Devamında aklıma gelen ilk şey
El Cap'e solo tırmanış zamanıydı.
Zavallı serflerin ağır işi yapma zamanı.
Bu arabanın yağını değiştirmenin vakti gelmiş.
Mektup geri geldi.
- Dün toplantıya epeyce kişi geldi.
- Dün toplantıya epeyce insan geldi.
Tom'un cenaze törenine sadece üç kişi katıldı.
- Bu mektup sen yokken geldi.
- Bu mektup sen dışardayken geldi.
O hiç aklımdan geçmedi.
Sanırım onun tavsiyesini istememin zamanıdır.
ama aklıma geldi bak mutlaka deneyeceğim
zor günlerde de bizim imdadımıza yetişti
- Böyle iyi bir bahaneyi nasıl buldunuz?
- Böyle bir bahaneyi nasıl ileri sürdünüz?
Tom gitme zamanı olduğuna dair Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Tom'un resitali için sadece otuz kişi geldi.
Beklediğimizden daha fazla insan partiye geldi.
Pencereleri kapatmak aklına gelmedi mi?
şimdi haydi hatırlayalım o günleri. Çünkü artık gülümseme zamanı
Böyle bir şey söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
Ortak paydada buluşma ve desteğimizi gösterme zamanı.
Sana doğruyu söylemenin zamanı geldi.
Bu kelime Almancadan geliyor.
Sanırım bu kargaşadan uzaklaşmamın zamanıdır.
Onu yapmayı düşünmezdim bile.
Evet o kadar çok yorum geldi ama sizin yorumunuz bambaşkaydı
- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- O, karısı öldüğünde onlarca taziye kartı aldı.
Sanırım anneme bir mektup daha yazmamın zamanı geldi.
Sen fikre nasıl ulaştın?
- Bence şimdi tam zamanı.
- Zamanı geldi bence.
Davout, Hamburg'u ancak Napolyon'un tahttan çekildiğinin teyidi geldikten sonra 1814 Mayıs'ında teslim etti.
Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.
Onun yalan söylemiş olabileceği aklıma geldi.
- Yatağa gitme zamanı.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti geldi.
Bizi kovmak kimin fikriydi?
Sanırım varoşlara taşınmamın zamanıdır.
Bir hafta sonra Tom'un kız kardeşinden bir mektup aldık.