Translation of "Leão" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Leão" in a sentence and their turkish translations:

Tão leão quanto leão

yani aslan kadar aslan

- Vejo um leão.
- Estou vendo um leão.

Bir aslan görüyorum.

- Este é um leão.
- Isto é um leão.

Bu bir aslandır.

- O leão é forte.
- Um leão é forte.

Bir aslan güçlüdür.

Vejo um leão.

Bir aslan görüyorum.

- O leão come carne.
- O leão está comendo carne.

Aslan et yiyor.

- Um leão é um animal.
- O leão é um animal.

- Aslan bir hayvandır.
- Aslan, bir hayvandır.

O leão está rugindo.

- Aslan gürlüyor.
- Aslan kükrüyor.

Este é um leão.

Bu bir aslandır.

O leão come carne.

- Aslan et yiyor.
- Aslan et yer.

Um leão é forte.

Bir aslan güçlüdür.

E o leão me viu.

ve aslan da beni gördü,

Eles pegaram um leão vivo.

Onlar bir aslanı canlı yakaladı.

O leão está comendo carne.

Aslan et yiyor.

Você já viu um leão?

Hiç aslan gördün mü?

Estou falando sobre um leão.

- Ben bir aslandan bahsediyorum.
- Bir aslan hakkında konuşuyorum.

Temos que pegar o leão vivo.

Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.

O leão tentou escapar da jaula.

Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.

Tom abriu a jaula do leão.

Tom aslanın kafesini açtı.

- O Joe e eu vimos um leão ontem.
- Juan e eu vimos um leão ontem.

Joe ve ben dün bir aslan gördük.

Não devo tentar correr de um leão...

Bir aslandan koşarak kurtulmaya çalışmamalıyım

O leão é o rei da selva.

Aslan ormanın kralıdır.

Juan e eu vimos um leão ontem.

Joe ve ben dün bir aslan gördük.

O leão, ao rugir, assustou o menino.

Kükreyen aslan, oğlanı korkuttu.

Raposa, leão e porco descendo para a cidade

şehre inen tilki, aslan ve domuz

O leão abriu sua enorme boca e rugiu.

Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.

Podemos perceber isso, por exemplo, em "O Rei Leão".

Bunu, örneğin Aslan Kral'da görebiliyoruz.

Uma hiena solitária não se compara a um leão.

Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.

Não posso rugir como um leão. Sou um chacal.

Ben bir aslan gibi kükreyemem. Ben bir çakalım.

E deste modo o leão se apaixonou pela ovelha.

Ve böylece aslan koyuna aşık oldu.

Deu o amor a ele a força de um leão.

Aşk ona bir aslan gücünü verdi.

O cavalo, o leão, o cachorro e a ovelha são animais.

At, aslan, köpek, keçi: bunlar hayvandır.

- Talvez seja uma pergunta boba, mas qual é mais forte - um tigre ou um leão?
- Pode ser uma pergunta idiota, mas quem é mais forte: um tigre ou um leão?

Bu aptalca bir soru olabilir ama hangisi daha güçlüdür-Bir kaplan mı veya bir aslan mı?

- Se um leão lhe mostrar os dentes, não pense que ele está sorrindo para você.
- Se um leão te mostrar os dentes, não penses que ele está sorrindo para ti.

Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.

Este leão-marinho macho não é grande graças a uma dieta exclusiva de peixe.

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

Tinha cabeça de mulher, corpo de leão, asas de pássaro e cauda de serpente.

O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.

Se o leão é o rei da floresta, a águia é o rei dos pássaros.

Aslan hayvanların kralı ise, kartal kuşların kralıdır.

Deus não está morto, Ele certamente está vivo. Ele está vivendo dentro, rugindo como um leão.

Tanrı ölmedi, o kesinlikle hayatta. Aslan gibi kükreyerek içeride yaşıyor.

O bom cirurgião tem olhos de águia, coração de leão, e mãos de uma gentil senhora.

İyi bir cerrah bir kartalın gözüne, bir aslanın kalbine ve bir hanımın eline sahiptir.

Assim como o leão é o rei das feras, assim é a águia a rainha das aves.

Aslan hayvanların kralı iken, kartal da kuşların kralıdır.