Translation of "Wziął" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Wziął" in a sentence and their turkish translations:

Wziął prysznic.

O bir duş aldı.

Wziął to dosłownie.

O kelimeyi bire bir çevirdi.

Tom wziął jedną z puszek, otworzył ją i wziął łyk.

Tom teneke kutuların birini aldı, onu açtı ve bir yudum aldı.

Wziął wolne na tydzień.

O bir hafta izin aldı.

Tom wziął dzień wolnego.

Tom işten bir gün izin aldı.

Tom tego nie wziął.

Tom onu götürmedi.

Tom wziął tydzień wolnego.

Tom bir hafta izne çıktı.

Tom wziął zimną kąpiel.

Tom soğuk bir banyo yaptı.

Wziął jej słowa za pochlebstwo.

Sözlerini dalkavukluk olarak algıladı.

Wziął jej słowa za komplement.

Onun sözlerini bir iltifat olarak aldı.

Ile Tom od ciebie wziął?

Tom senden ne kadar aldı?

Tom wziął cukierka do ust.

Tom ağzına bir parça şeker koydu.

Tom wziął ręcznik i złożył go.

- Tom havluyu aldı ve onu katladı.
- Tom havluyu alıp katladı.

Tom wziął długopis i zaczął pisać.

Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı.

Tom wziął kredyt, aby kupić samochód.

Tom bir araba satın almak için bankadan kredi çekti.

Mark wziął swoje rzeczy i poszedł.

Mark şeylerini aldı ve gitti.

Tom wziął butelkę i nalał sobie drinka.

Tom şişeyi aldı ve kendine bir içki doldurdu.

Tom wziął menu i spojrzał na nie.

Tom menüyü aldı ve ona baktı.

To oczywiste, skąd się wziął twój ból brzucha.

Midenin niçin ağrıdığı belli.

Tom podniósł swoją szklankę i wziął łyk wody.

Tom bardağını aldı ve bir yudum su aldı.

Tom wziął swoje rzeczy i podszedł do drzwi.

Tom malzemesini aldı ve kapıdan dışarı çıktı.

Tom wziął list, zmiął go i włożył do kieszeni.

Tom mektubu aldı, onu buruşturdu ve cebine koydu.

Tom wziął swój płaszcz i był gotowy do wyjścia.

Tom ceketini aldı ve ayrılmak için hazırlandı.

Tom wziął butelkę szkockiej z teczki i dał ją Mary.

Tom çantasından İskoç şişesini çıkardı onu Mary'ye uzattı.

Tom wziął dzbanek z kawą i nalał sobie do filiżanki.

Tom kahve cezvesini aldı ve kendisine bir fincan koydu.

- Nie wziął ze sobą parasola.
- Nie wzięła ze sobą parasolki.

Yanına bir şemsiye almadı.

Tom wziął kanister z benzyną i ruszył z powrotem do auta.

Tom benzin bidonunu aldı ve arabasının arkasına doğru yürümeye başladı.

Tom wziął dzbanek z kawą i uzupełnił swój i Mary kubek.

Tom kahve demliğini aldı ve kendisinin ve Mary'nin kupalarını yeniden doldurdu.

Przez co wiele lampartów zginęło z rąk wściekłego tłumu, który wziął sprawy w swoje ręce.

birçok pars, meseleleri kendileri çözmek isteyen öfkeli çeteler tarafından öldürülüyor.