Translation of "Wolę" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Wolę" in a sentence and their turkish translations:

Wolę czytać.

Okumayı tercih ederim.

Wolę angielski.

Ben İngilizceyi tercih ederim.

- Wolę bawełnianą bluzkę.
- Wolę bluzę z bawełny.

- Ben bir pamuk bluz tercih ederim.
- Pamuk bir bluzu tercih ederim.

Wolę być sam.

Ben kendi şirketimi tercih ederim.

Wolę jaśniejszy kolor.

Daha açık bir renk tercih ederim.

Wolę jeździć rowerem.

Ben bisiklete binmeyi tercih ederim.

Wolę tu zostać.

Burada kalmayı tercih ederim.

Wolę latać samolotem.

Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.

Wolę herbatę od kawy.

Ben çayı kahveye tercih ederim.

Wolę psy niż koty.

Köpekleri kedilerden daha çok severim.

Wolę pociągi od autobusów.

Trenleri otobüslerden daha çok severim.

Wolę banany niż jabłka.

- Muzu elmadan daha çok tercih ederim.
- Muzu elmaya tercih ederim.

Wolę góry od morza.

Dağları denizlerden daha çok severim.

Wolę angielski od muzyki.

İngilizceyi müziğe tercih ederim.

Wolę kąpać się rano.

Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.

Wolę kawę od herbaty.

Ben kahveyi çaya tercih ederim.

Od ryb wolę mięso.

Eti balığa tercih ederim.

Wolę czytać niż pisać.

Okumayı yazmaya tercih ederim.

Wolę jakość niż ilość.

- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- Niteliği, niceliğe tercih ederim.

Wolę wiosnę niż jesień.

İlkbaharı sonbahara tercih ederim.

To piosenka, którą wolę.

Bu, tercih ettiğim şarkı.

Wolę lato, niż zimę.

Yazı kışa tercih ederim.

Wolę lemoniadę od oranżady.

Limonlu gazozu portakallı gazozdan daha çok severim.

Wolę mieć kota niż psa.

Bir köpeğe sahip olmaktansa bir kediye sahip olmayı tercih ederim.

Ciągle wolę ręcznie pisać listy.

Ben mektupları hala elle yazmayı tercih ediyorum.

Wolę kawę od czarnej herbaty.

Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.

Wolę pić kawę, niż herbatę.

Ben kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim.

Wolę piłkę nożną niż baseballa.

Futbolu beyzbola tercih ederim.

Kiedy gdzieś jadę, wolę latać.

Ben ne zaman seyahat etsem uçmayı tercih ederim.

Wolę białe róże od czerwonych.

Ben beyaz gülleri kırmızı olanlardan daha çok severim.

Wolę uczyć się po południu.

Öğleden sonra çalışmayı tercih ediyorum.

Wolę o tym nie mówić.

Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.

Jestem odważny i mam silną wolę.

Cesaretim ve güçlü bir iradem var.

Wolę powieści Agathy Christie niż Dickensa.

Christie'nin romanlarını Dickens'ınkilerden daha çok seviyorum.

Nie lubię mięsa. Wolę dietę wegetariańską.

Et sevmem. Bir vejetaryen diyet tercih ederim.

Chyba wolę biały ryż od brązowego.

Beyaz pirinç yemeği kahverengi pirinçten daha çok seviyorum.

Wolę zamówić taksówkę, niż iść na piechotę.

Yürümektense bir taksiye binmeyi tercih ederim.

- Wolę nie wiedzieć.
- Wolałbym raczej nie wiedzieć.

Bilmeyi tercih etmiyorum.

Wolę chodzić pieszo niż jeździć na rowerze.

Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.

Wolę umrzeć z głodu, niż pracować pod nim.

Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

Wolę wyjść na dwór niż odpoczywać w domu.

Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

Powinienem się uczyć angielskiego, ale wolę oglądać film.

İngilizce çalışıyor olmam gerek ama bir film izlemeyi tercih ederim.

Powinienem się teraz uczyć, ale wolę posiedzieć na Tatoeba.

Şimdi ders çalışmam gerek ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.