Translation of "Nich" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Nich" in a sentence and their turkish translations:

- To jest dla nich.
- To dla nich.

Bu onlar için.

- Przygotowałem dla nich śniadanie.
- Przygotowałam dla nich śniadanie.

Onlar için kahvaltı hazırladım.

Pracuję dla nich.

Ben onlar için çalışıyorum.

Pomyśl o nich.

Onlar hakkında düşünün.

Rozmawialiśmy o nich.

Biz onlar hakkında konuşuyorduk.

- Nie znam nikogo z nich.
- Nie znam żadnego z nich.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

Dwóch z nich utonęło.

Onlardan ikisi boğuldu.

Martwię się o nich.

Onlar için endişeleniyorum.

Kiedyś dla nich pracowałem.

Onlar için çalışırdım.

Dlaczego dla nich kłamiesz?

- Neden onlar için yalan söylüyorsun?
- Neden onlar için yalan söylüyorsunuz?

Przeczytam pierwszy z nich:

ilkini okuyorum:

- Był to dla nich początek końca.
- Dla nich był to początek końca.

Bu, onlar için sonun başlangıcıydı.

Jednym z nich jest fatalizm.

Bunlardan biri kadercilik.

Połowa z nich to młode.

Yarısından çoğu gençlerden oluşuyor.

Jest w nich krucha wytrzymałość.

Zarif bir dayanıklılıkları var.

Część fortuny trafi do nich.

Onların servetlerinin birazını alırlar.

Wcześniej tylko o nich słyszałem.

Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.

Nie lubię nikogo z nich.

Onlardan hiçbirini sevmiyorum.

Problem jest przez nich omawiany.

Sorun onlar tarafından tartışılıyor.

Nie lubię żadnego z nich.

Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.

Każdemu z nich kupiłem prezent.

Onların her birine bir hediye aldım.

On jest mądrzejszy od nich.

O onlardan daha zeki.

Sadako uśmiechnęła się do nich.

Sadako, onlara gülümsedi.

Nie chcę żadnego z nich.

Onlardan herhangi birini istemiyorum.

Nie martwię się o nich.

Onlar hakkında endişeli değilim.

Jedno z nich prawdopodobnie kłamie.

Muhtemelen onlardan biri yalan söylüyor.

Muszę przygotować śniadanie dla nich.

- Kahvaltılarını hazırlamalıyım.
- Kahvaltılarını hazırlamak zorundayım.

Niektórzy z nich potrzebują pomocy.

Onlardan bazılarının yardıma ihtiyacı var.

Nigdy o nich nie słyszałem.

Onlardan hiç haber almadım.

Nie zrobiliśmy tego dla nich.

Biz onu, onlar için yapmadık.

Czułem się dziwnie wśród nich.

Onların etrafında kendimi tuhaf hissettim.

- Wysłałem do nich wiadomość.
- Wysłałam do nich wiadomość.
- Wysłałem im wiadomość.
- Wysłałam im wiadomość.

Onlara bir mesaj gönderdim.

Nie od lekarzy, ale dla nich.

Doktorlardan değil, onlar için

Więc który z nich chcecie wypróbować?

Hangisini denemek istiyorsunuz?

Tym więcej się od nich wymaga.

onlardan daha iyi yapmaları bekleniyor.

I wyjaśnię wam jedno z nich.

size şöyle açıklayabilirim;

Wyzierała z nich spokojna pewność siebie.

O dingin öz güvenini

Od dawna do nich nie pisał.

O, uzun süre onlara yazmadı.

Niektórzy z nich są moimi przyjaciółmi.

Onlardan bazıları benim arkadaşlarım.

Żaden z nich nie ma żony.

Onların hiçbirinin karısı yok.

Chcą, żebym się do nich przyłączył.

Onlara katılmamı istiyorlar.

Zadzwonię do nich jutro kiedy wrócę.

- Yarın geri döndüğümde onları arayacağım.
- Geri döndüğümde onları yarın ararım.

Nikt z nich już nie żyje.

Onların hiçbiri hayatta değil.

Każdy z nich posiada element układanki.

Onların her biri bulmacanın bir parçasına sahip.

Żaden z nich nie jest zajęty.

Onların hiçbiri meşgul değil.

Dla nich nie miało to znaczenia.

Bu onlar için önemli değildi.

To było dla nich raczej łatwe.

O onlar için oldukça kolaydı.

Czekali na nich faceci z bronią.

Silahlı adamlar onları bekliyorlardı.

- Żadne z nich nie było obecne na spotkaniu.
- Nikogo z nich nie było na spotkaniu.

Onlardan hiçbiri toplantıda mevcut değildi.

Bo wyczuwają, czy ci na nich zależy.

çünkü umursayıp umursamadığınızı anlayabilirler

Każdy z nich ma jakieś 40 kalorii.

Hepsinde yaklaşık 40 kalori olduğu söylenebilir.

Zostawiają następców daleko lepszych od nich samych.

kendilerinden çok daha iyi bir grup insan bırakarak gidenlerdir.

Wyciśnięcie z nich soku będzie dużo łatwiejsze

ve bu bitkinin sıvısını almak

90% z nich umrze z powodu przerzutów.

Bunlardan yüzde 90'ı metastaz nedeniyle hastalığa yenik düşecek.

Każdy z nich ma swój własny samochód.

Her birinin kendi arabası var.

Nie sądzę, że ktoś z nich wie.

Onların hiçbirini tanıdığımı sanmıyorum.

Czerwony i niebieski- który z nich wolisz?

Kırmızı ve mavi, hangisini seversin?

Nikt z nich nie mówi po francusku.

Onların hiçbiri Fransızca konuşmaz.

Turyści są dla nich głównym źródłem dochodu.

Turistler onlar için ana gelir kaynağıdır.

Po prezentacji rozmawiałem z każdym z nich.

Sunumumu yaptıktan sonra oradakilerin her biriyle konuştum

Widziałeś nasze muzea? Co o nich sądzisz?

Bizim müzelerimizi gördünüz mü? Onlar hakkında ne düşünüyorsun?

Wstała z trudem i powlokła się do nich.

acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.

Jakikolwiek ruch lub plusk to dla nich ostrzeżenie.

Herhangi bir hareket ya da su sıçraması onları ürkütür.

Mam wycisnąć sok z nich czy z ferokaktusa?

Bundan mı sıvı çıkarmayı deneyelim, altınfıçı kaktüsünden mi?

Jestem pewien, że rozpoznacie przynajmniej niektóre z nich.

Bu bakterilerden bazılarını tanıyor olmalısınız.

Historia głosi, że jeden z nich stracił nogi,

Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken

Zbudowaliśmy z nich drewniany most nad lodospadem Khumbu.

Sonra, Khumbu Buz Çağlayanı'nın üzerine ahşap bir köprü inşa edildi.

Notowano u nich również dwukrotnie więcej problemów z sercem

Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,

Który z nich jest skrótem do cywilizacji, którego szukamy?

Sizce hangisi umduğumuz medeniyete çıkan kestirme?

- Żaden z nich się nie odezwał.
- Nie odzywali się.

Onlardan hiçbiri konuşmadı.

Może rozmieszczaliby planetoidy wokół gwiazd, by pozyskać z nich światło?

Mesela güneş ışığından faydalanmak için bir yıldızın çevresine bir obje koymak,

Bez nich grozi mu noc spędzona w zimnie i samotności.

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

Kto ci to powiedział? Nie wzięliśmy od nich ani centa.

Kim söyledi bunu sana? IMF'den tek kuruş istemedik.

I mają kilka różnych rodzajów, niektóre z nich są plastikowe,

birkaç değişik çeşit var ve bazılar plastik.

Jeśli zabraknie jednej z nich, wartość innych zmaleje albo zniknie.

Ve birisi olmadan diğerlerinin ya değeri yok ya da çok az var.

Mimo że około 80 procent z nich nie jest sierotami.

%80'nin yetim olmaması gerçeğine rağmen.

Mam nadzieję, że żaden z nich nie ucierpiał w wypadku.

Onlardan hiçbirinin kazada yaralanmadığını umuyorum.

Mam nadzieję, że nikogo z nich nie dotyczył ten wypadek.

Umarım hiçbiri trafik kazasına karışmamıştır.

Jednym z nich jest aktor, który udaje, że kogoś zabija.

Onlardan biri, birini katil eden kişinin rolünü oynayacak bir aktör.

Ale wzbudź w nich tęsknotę za rozległym i niekończącym się morzem.".

Bunun yerine, onlara engin ve sonsuz denizi arzulamayı öğretin."

Z nich można uzyskać dużo soku. Trochę mnie jednak niepokoi fakt,

Bunlardan çok fazla sıvı elde edilebilir. Bunlar konusunda beni huzursuz eden tek şey,

Jeden z nich skończył z nami przy piwie, a reszta w więzieniu.

Sonunda aramızdan bazıları bira içti, bazıları da hapse girdi.

I wszystkie te referenda mają zaskakująco wysoka frekwencja. Ostatnie z nich miało

Ve bütün bu referandumlar şaşırtıcı bir biçimde yüksek onay oyları ile sonuçlandı.

Kiedy dwóch ludzi ma takie samo zdanie, jeden z nich jest zbędny.

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

Zaprosiłem dwadzieścia osób na moje przyjęcie ale, nie wszystkie z nich przyszły.

Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.

Później wyszedłem, ale zdałem sobie sprawę, że zapomniałem u nich mojego plecaka.

Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.

Tom dał wiele wskazówek, ale żadna z nich mi się nie podobała.

Tom birçok öneri verdi ama ben onlardan hiçbirisini beğenmedim.

Czy jesteś gotów umrzeć dla własnych ideałów? - Więcej! Jestem gotów dla nich żyć.

"İdeallerin için ölmeye hazır mısın?" "Sadece ölmeye değil, onlar için yaşamaya da hazırım!"

Mam dwa psy i próbuję karmić każdego z nich taką samą porcją jedzenia.

İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.

Trzeba być bardzo ostrożnym, odwracając te kamienie, bo coś może szybko spod nich wybiec.

Parmaklarınızla kaldırırken altından hızlıca bir şey çıkması ihtimaline karşın dikkatli olun.

Tom mówi w pięciu językach, ale nie umie być uprzejmy w żadnym z nich.

Tom beş dil konuşuyor ama onların hiçbirinde nasıl nazik olunacağını bilmiyor.

Ale jeśli to są „ogniste pałeczki”, które mogą was nawodnić, wyciśnięcie z nich soku będzie dużo łatwiejsze

Ama bunlar geyik boynuzuysa sıvı ihtiyacınızı karşılayacaktır ve bu bitkinin sıvısını almak

Ale, co dziwne, gdy się do nich zbliżasz, zdajesz sobie sprawę, że jesteśmy do siebie bardzo podobni.

Ama gariptir ki onlara yaklaştıkça birçok açıdan çok benzediğimizi fark ediyorsun.

Liczby pierwsze są jak życie: bardzo logiczne, ale niemożliwe jest odkrycie reguł nimi rządzących, choćby myślało się o nich cały czas.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.