Examples of using "Mało" in a sentence and their turkish translations:
- Az sayıda arkadaşım var.
- Birkaç arkadaşım var.
Benim az param var.
- Az sayıda arkadaşım var.
- Çok arkadaşım yok.
Az zaman kaldı.
O olası değil.
Sen kültürlüsün.
Okumak için az zamanım var.
"Kötü" kelimesi o hissi anlatmaya yetmez.
Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,
Onun az sayıda arkadaşı var.
Artık azıcık param var.
Çok olası değil.
Çok az param var.
Bizim çok az zamanımız var.
Onun az sayıda dişi vardı.
Onun biraz parası var.
Bir söz yeterli değil.
Kuyuda az su vardı.
O, neredeyse boğuluyordu.
Neredeyse hiç kimse beni ziyaret etmeye gelmiyor.
Evde çok zaman harcamam.
Bu kış çok az kar vardı.
Boşa geçirecek çok az zamanımız var.
Vergilerimizin düşürülmesi uzak ihtimal.
güçlü duygular sergilemiyoruz.
Onun yanında az parası var.
Senin bildiğin kadar az biliyorum.
O, o hayvan hakkında çok az biliyor.
Arabam beygir gücünde yetersiz.
Öldürülmekten kıl payı kurtuldu.
- Takımımızın kazanması pek olası değil.
- Takımımızın kazanma şansı zayıf.
Tom dün gece çok az uyudu.
Yiyecek çok... ...zaman az.
Onu satın almak için yeterli param yok.
Ciddi bir şey olma ihtimali var.
Pili değiştirmenin sorunu çözeceği olası değil.
Haberin doğru ya da yanlış olup olmadığı küçük bir fark yaratır.
Kuzey Amerika'da neden bu kadar az tramvay var?
Senin onu tek başına yapabilmenin pek olası olmadığını düşünüyorum.
Sürücü sınavını geçebileceğimin mümkün olmadığını düşünüyorum.
Birinin bana yardım edebilmesinin pek olası olmadığını biliyorum.
Birinin beni tanımasının oldukça olası olmadığını biliyorum.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
Bir sonraki modelin bundan daha iyi olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
Yarının toplantının bir saatten fazla süreceği ihtimali yok.
Sanırım polisin Tom'u bulması olası değil.
O olay neredeyse işime mal oluyordu.
Tom büyük olasılıkla o şarkıyı bilmeyecek.
Sorun şu ki, bunun olası olmadığını bulmuştuk.
Bütün bu şeyleri satabileceğimizin oldukça olası olmadığını biliyorum.
Bugün balina görmemizin pek olası olmayacağını biliyorum.
Ben, benim çalıntı motosikletimi tekrar görmemin pek olası olmadığını düşünüyorum.
Bir bilgisayar korsanının web sitemize erişmesi muhtemel değil.
Tom'un çocuklarına bu kadar az zaman harcaması şaşırtıcı.
Sağduyu oldukça nadirdir.
Birinin bana yardım etmek için istekli olacağının oldukça olası olmayacağını biliyorum.
Herhangi bir mağazanın bu modeli o fiyata satacağının olası olmadığını düşünüyorum.
Onun yanlış bir şey yaptığı olası değil.
Sanırım Tom'un partiye yalnız gelmesi mümkün değil.
Sürücü kediye çarpmamak için yoldan çıktığında, kıl payı kurtuldu dedi.
Kazanamam demiyorum. Sadece olası değildir diyorum.
Buralarda bir at göreceğiniz pek olası değildir.
Onun çok parası yoktur.
O kadar aptal olması olası değildir.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Bu filmin çok para kazanacağı pek muhtemel değil.
O kapıdan geçen bir sonraki kişinin kısa pantolon giymesi pek olası değildir.
Belki de sen yeterince uyumuyorsun.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.