Examples of using "Jedynie" in a sentence and their turkish translations:
O sadece omuzlarını silkti.
Bütün yapabileceğimiz beklemektir.
Sen, sosyal parazitten başka bir şey değilsin.
Tom az önce omuz silkti.
Sadece Jean'i aramak zorundasın.
Bu restoran sadece nakit kabul eder.
Bu sadece bir teori değil.
Ben sadece soğuk içecekler içmekten hoşlanırım.
Görsel gerçekten de sadece zihninizde.
Tom sadece sessiz olmamızı istiyor.
Sadece bir kişilik oda var.
Bu yaklaşık sadece bir saat sürmeli.
Matematik sadece formülleri ezberlemek değildir.
Tom neler olduğunu bilen tek kişi.
Yardıma ihtiyacın olursa, yapman gereken tek şey aramaktır.
Sadece yapmam gerekeni yaptım.
Günümüzde, Sumatra ve Borneo adaları dışında her yerde soyları tükendi.
Bütün istediğim bir fincan kahve ve bir parça tost.
Tom sadece köpeğine bakmanı istiyor.
Lisedeyken sadece 120 paund geliyordum.
Ebeveynlerimle evde sadece Fransızca konuşurum.
O sadece on sayfa okurken ben altmış sayfa okudum.
Ben sadece orada oturamadım ve bir şey yapamadım.
Bahse girerim onu seni etkilemek için yazdığımı düşünüyorsun.
Onun tek dileği, oğlunu yine bir kez daha görmekti.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir.
Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.
sadece bir pusula ile gezinmeye çalışıyorsanız yönü koruduğu için bu projeksiyon büyük önem taşır.
Sadece susadığında su iç; günde 8 bardak su içmek sadece efsanedir.
Tom ve Mary üç yıl önce evlendiler, ancak yalnızca üç ay boyunca evli kaldılar.
Yağmur ormanları dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına karşın; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.