Examples of using "Dolarów" in a sentence and their turkish translations:
üç alıştırma belirledik.
O, yüz dolar biriktirdi.
İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım.
O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.
Kayıp 100 dolara ulaştı.
O, günde 20 dolar kazanır.
Bu kitabın maliyeti beş dolar.
Yaklaşık elli dolar ödedim.
Ben sadece yüz dolar kaybettim.
Ona 10,000 dolar ödendi.
Onun sadece 100 doları vardı.
- Sana beş dolar vereceğim.
- Sana beş dolar veririm.
Onun elli doları vardı.
Tom Mary'ye otuz dolar borçlu.
maliyeti 200,000 dolar,
Sana on dolar borçluyum.
Onu on dolara sattım.
O, onu beş dolara aldı.
En fazla yüz doları var.
En fazla 100 dolar ödeyebiliriz.
Onun için 10 dolar harcadım.
Bu kitap 20 dolar.
Kitabı on dolara aldım.
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
Bize üç yüz dolar borçlusun.
Tom bana otuz dolar verdi.
Kitap için beş dolar ödedim.
O, bin beş yüz dolar kazandığını hesapladı.
Bu CD on dolar.
büyük bir gemiye
Bana saat başı on dolar ödenir.
Onun yıllık geliri 100,000 dolardan daha fazladır.
Arabamı tamir ettirmek bana üç yüz dolara mal oldu.
Onun borcu yüz dolara ulaştı.
Bu kitap için beş dolar ödedim.
Onun 100 dolardan az parası yok.
Nick bana on dolar borçludur.
İstediğim ceket üç yüz dolara mal oldu.
Tom üç yüz dolara bir bisiklet aldı.
Bunlar muhtemelen en az üç yüz dolar değerinde.
Ben beş dolardan daha fazlasına sahip değilim.
Sami'nin yedi dolar nakdi vardı.
Yirmi dolar yüz kırk yuan eder.
En fazla, haftada 50 dolar kazanır.
Öğrencilere 20 dolar verip şunu söyleyecek kadar ileri gittiler:
Sivil toplum kuruluşlarına yaptığı beş milyar dolarlık yatırımla.
10 dolardan daha fazla harcamak istemiyorum.
Tom'un cüzdanında sadece otuz dolar var.
Toplamı yaklaşık on bin dolar.
- Burası üç yıldızlı bir otel; gecesi üç yüz dolardır.
- Bu üç yıldızlı bir otel, gecelik üç yüz dolar.
Hawaii gezisi yaklaşık 200 dolar tutar.
Tom'un bankada üç milyon doları var.
Ben bir kitap için 40 doları göze alamam!
Şirket yeni ürünü 1.000 dolara satmayı planlıyor.
Vergi hariç geceliği 1,000 dolara mal olur.
Üye olmayanlar elli dolar daha ödeyecek.
Kesinlikle on dolar ödemeye niyetim yok.
Onun evi on bin dolara satıldı.
Tom o bankaya, üç milyon dolardan fazla para yatırdı.
Tom, Mary'ye otuz dolar ödünç para alıp alamayacağını sordu.
İşvereni maaşlarından 50 dolar düştü.
veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine
Bu ürünün yıllık satışı ortalama 80 milyon dolardır.
O, o işte ayda beş yüz dolardan daha fazla kazanır.
Tom kahverengi kağıt bir çantada Mary'ye 1000 dolar verdi.
Tom genellikle saatte üç yüz dolar kazandığını söylüyor.
Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
Sana on milyon dolar verilse, onu nasıl harcarsın?
Babam cüzdanını çıkarıp bana 10 dolar verdi.
O, bir yüz dolarlık banknottu.
Tom fiyatı otuz dolar düşürürsem onu alacağını söyledi.
Tam fiyatın ne olduğunu unuttum fakat 170 dolar civarındaydı.
Sizden üç yüz dolar ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum. Gelecek pazartesi size geri ödeyebilirim.
Tom, benim yiyebileceğimden daha çok sosisli sandviç yiyebileceğine benimle elli dolara bahse girdi.