Examples of using "필요한" in a sentence and their turkish translations:
Bu gerçekten gerekli mi?
Çünkü para gerektiren hayaller
İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar.
Bir örneğe ihtiyaçları vardır.
modern bir toplumun gelişmesi için gerekli olan
Yalnızca şu iki şeye ihtiyacımız var:
Fakat bunun için gereken iğne yoktu.
Fakat Venezuela'daki insanların ihtiyacı olan bu
ihtiyaç duydukları becerileri edinemediklerini söylüyorlar.
Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler,
Yapmamız gereken benim için oldukça açık.
Tanrı bize ihtiyacımız olan her şeyi verdi.
Bu malarya aşılarına ihtiyacı olan Embarra Köyü
Yemeği verecek olan ailenin bu sene neye ihtiyacı var?
Bu sebeple, bilişsel özgürlüğe dair haklara ihtiyacımız var.
Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.
Peki dünyanın neden bir erkek hapına ihtiyacı var?
İhtiyacı olan her şey var burada.
Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.
Tek ihtiyacınız, telefon, tablet veya bilgisayar,
bireysel ayrıcalığımıza bir tehdit olarak değil de
ayrıca istek ve ihtiyaçlarına değer vermelisiniz.
Pekâlâ, artık ihtiyacım olan tek şey yatak yapmak için malzeme bulmak.
Hepimiz için bilişsel özgürlük hakkında yenilik talep etme zamanı geldi.
Üstelik... ...bu dişinin ihtiyaçları artmaya başladı.
bazen ihtiyaç duydukları sağlık ürünlerini bulamazlar.
kırılgan gözükme korkumdan daha büyük olduğunu anladığımda,
Bu yüzden daha fazla kadın lidere ihtiyaç var.
Eğer sağlıklı bir hararetli ortamsa ihtiyaç duyulan,
2030 yılına gelindiğinde her genç okula gitsin, öğrensin, eğitim alsın
Bunlar, ulaşmamız gereken gençlerin sadece bir kısmına ulaşacaklar.
en iyi eğitimi aldığını garanti etmek için ne gerekiyorsa harcıyorlar.
Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,
En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.
Ama ihtiyacımız olanı aldık, bu iyi. Bakın, günün sıcaklığının geçtiği anlaşılıyor.
Bizi bu noktaya getirmekle harika bir iş çıkardın ama şimdi panzehre ihtiyacı olan benim.
Yani kısacası onları bir odaya koydu ve dedi ki '' Bakın, şimdiden itibaren, size büyümek