Translation of "일을" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "일을" in a sentence and their turkish translations:

전 그 일을 사랑하죠.

Bunu seviyorum.

제 할 일을 하죠.

işlerimi yapıyordum

지금은 965 일을 합니다.

Şimdileri ara sıra 9-9-6 olsa da

큰 일을 할 때이고

Büyük bir şey,

저는 2003년에 일을 시작했습니다.

2003 yılında uygulamaya girmiştim

연구실에서 막 일을 시작하였습니다.

çalışmaya daha yeni başlamıştım

일을 하고 숙제도 하는 겁니다.

çaba ve ödev ister.

우리는 두 가지 일을 해야합니다.

O yüzden iki şey yapmalıyız.

제가 일을 시작한 초창기에 시작되었죠.

Kariyerimin ilk zamanlarında başladı.

인류의 이익에 반하는 일을 하는

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı,

트위치에서 일어나는 일을 상상해 보신다면

Yani Twitch'de ne olup bittiğini hayal ettiğinizde

소매를 걷어붙이고 고된 일을 했습니다.

Kollarını sıvayarak, borca batarak çok çalıştılar.

지금 바로 그 일을 떠올려보세요.

şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.

그리고 제 일을 되돌아보기 시작하면서

Bunu kendi işimde derinlemesine düşündüğümde

평화를 위해 함께 일을 하면서

ve barış için birlikte çalışarak

우리는 남성입니다. 일을 망칠 것이고

Erkeğiz. Mahvedeceğiz.

효과적인 방안을 찾는 일을 합니다.

teknikler üstünde çalışıyorum.

가능한 모든 일을 하기 시작했습니다.

yapabileceğim her şeyi yaptım.

옷을 깁거나 도자기를 만드는 일을 했다.

her şeyi o da yapıyordu.

실제 사람들이 이런 일을 할 때는

Ciddi insanlar bu işi yaparlar,

도전적인 어떤 일을 시작하려 할 때

gerçekten inandığımız bir amacı ilerleten

파생 상품 거래 일을 그만 두고

Öğrencilerin matematiği öğrenmelerine yardım etmek adına

하지만 과학자로서 일을 제대로 하고 있다면

Fakat bir bilim insanı işini gerektiği gibi yapıyorsa

이 기관이 그러한 놀라운 일을 합니다.

Böyle bir organın bunu başarması cidden mükemmel bir şey.

일을 하면서 누군가를 처음 만나는 경우에

İnsanlar işimde benimle ilk tanıştıkları zaman,

인류가 시도했으나 실패한 일을 성공시켜야 합니다.

İnsanların denediği, ama başarısız olduklarını başarmak için.

저에게 일어난 일을 알고 싶어한다는 것이었습니다.

Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

우리는 기적같은 일을 해낼 수 있습니다.

mucizevi işler başarabiliriz.

그래서 두려웠지만 이 일을 세상에 알렸습니다.

Sonra korku içinde bunu aleni olarak konuştum

제가 뭔가 대단한 일을 이룬 것입니다.

Hâlihazırda bir başarıya imza attım.

많은 일을 보고 겪었고, 지금도 기억합니다.

Her şeyi gördüm ve biliyorum.

동안의 비밀은 제가 사랑하는 일을 하고

Bunun sırrı ise sevdiğim şeyi yapıyorum,

그리고 조금도 좋은 일을 하지 못했다고 생각했습니다

Sonrasında ise iyi bir şey yapamayacağımı,

병원 직원이 할 일을 하도록 돕기도 하고요 .

çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.

두려움이 없다면, 우리는 어리석은 일을 할 거예요.

Korku olmazsa aptalca şeyler yaparız.

저희는 깨어있는 대부분의 시간 동안 일을 합니다.

Uyanık olduğumuz saatlerin çoğunu işte geçiririz.

여러분이 이 일을 어떻게 할까 생각할 때

Bu işin nasıl yapıldığını düşündüğünüzde

왜 이 사람은 그런 일을 했던 걸까요?

Bu adam neden böyle bir iddiada bulunuyor?

제 모든 일을 뒷받침하는 세 가지 전략인데

Benim bütün çalışmalarımı destekleyen,

제가 경제 정책 관련 일을 한다고 말씀드렸었죠.

Şimdi unutmayın, kariyerim kişisel düşünce ve duygulara değil,

유니크가 겪었던 모든 일을 생각하면 더욱 그랬습니다.

hem de yaşadığı onca şeye rağmen.

무슨 일을 하는지 공개할 수 없는 거죠.

katılımcıların mesleklerini söylemelerinin yasak olması kuralı mesela.

그러기 위해 우리는 몇 가지 일을 합니다.

Biz de birkaç şey yapıyoruz.

저는 지난 8년 동안 이 일을 해왔어요.

Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.

사람들은 그저 반응하고, 자기 일을 할 뿐이죠.

İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.

젊은 전문가들과 함께 일을 할 기회가 얻어

yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,

전 일을 하면서 다른 사람의 생각을 읽고

Kariyerimi, insanların zihinlerine girmekle ve herkesin

제가 매일 일을 하며 느끼는 것이 있어요.

Bunu işte her gün görüyorum.

다행히 저는 어처구니없는 일을 저지르지 않게 되었습니다.

o düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu

그러나 실제로 일어나는 일을 보고는 울음을 터뜨렸습니다.

Gerçekten ne olduğunu görünce de gözyaşlarına hakim olamadı.

이 일을 혼자서는 할 수 없기 때문이죠.

çünkü bunu tek başımıza yapamayız.

예를 들어, 로봇은 반복적이고 얽매인 일을 잘하죠.

Örneğin, robotlar tekrarlanan ve kısıtlı çalışmalarda mükemmeldir

저는 로봇에게 더 많은 일을 주자고 주장합니다.

Diyorum ki, robotlara daha fazla iş verelim

저희가 이 일을 시작한 2010년으로 되돌아가 보겠습니다.

benim için bütün bunların başladığı 2010 yılına götürmeme izin verin.

자신이 좋아하는 일을 타인에게 말할 수 없게 되어버렸습니다

Kendi sevdiğim konuları, insanlarla konuşamaz olmuştum.

다른 사람들과 마찬가지로 저도 처음 이 일을 시작할때

Herkes gibi ben de bu işe başladığımda

미국과 그 주변국들은 생명을 구하는 일을 범죄로 만들었습니다.

ABD ve başka ülkeler hayat kurtarmayı suç sayıyor

신한테 모든 걸 미루는 일을 그만 두길 바래요.

ve her şeyi Tanrı'ya bağlamamalarını istiyorum.

저는 대부분의 사람들이 두려워하는 일을 아무렇지 않게 합니다.

çoğu insanın ödünü koparan şeyleri yaparken sakinim.

좀 지난 후에 또 비슷한 일을 경험하게 되었습니다.

Bir süre sonra aklıma bir şey geldi.

하지만 아무도 왜 카버가 그런 일을 했는지는 모르죠.

Ama Carver'ın bunu neden yaptığını herkes bilmez.

이제, 기술로 더욱 많은 일을 할 수 있습니다.

Bugün teknoloji daha fazlasını da yapabilir.

제가 일을 잘할 수 있는 능력을 조금씩 앗아갔어요.

küçük davranışlar ve durumlardı.

만일 우리와 다르게 생긴 사람들과 일을 한다면 어떨까요?

niye görünüş olarak bize benzemeyen insanlarla çalışmayalım?

제가 완벽하게 알지 못하는 일을 하고 있음에도 불구하고

tamamen anlamadığım bir şey üzerine çalışmama rağmen

아내는 저를 도와 길 내는 일을 하고 있지요.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

(비디오) 의사: 두 분은 무슨 일을 하고 계시죠?

(Video) Doktor: Ne iş yapıyorsunuz?

불안장애는 집중하는 것과 일을 계속 유지하는 것을 어렵게 하여,

Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır

이 방법은 일을 훨씬 쉽게 시작할 수 있도록 도와주고

Bu, bir şeye başlamayı çok daha kolay hale getirecek

우린 우리가 절대 잊지 않을 어떤 일을 하고 싶었습니다.

Bir şeyler yapmak istedik, hiç unutmadığımız bir şeyler,

이들은 각각의 다른 시나리오에서 실제로 발생할 일을 시뮬레이션을 했습니다.

farklı senaryolarda ne olacağını gerçekten gösteriyorlardı,

이제 우리 중 마땅히 해야 할 일을 하려는 사람은

ve sadece işini yapmaya çalışan bizleri

이 두 집단을 연결시켜주는 일을 효과적으로 할 수 있지요.

Bu iki grubu zekice birbirine bağlamak.

직원들을 그냥 일터로 오게 해서 일을 하도록 하는 것은

İnsanlardan sadece işe gelip çalışmalarını istemek

그래서 많은 한국인들의 꿈은 안정적이게 재벌 밑에서 일을 하는거지.

hiçbiri şirket kurmak istemiyor. Her Güney Kore'linin rüyası bu Chaebollerden

교회와 자선 단체는 그들이 할 수 있는 일을 했습니다.

Kiliseler ve yardım kuruluşları, ellerinden geleni yaptılar,

이건 나를 위한 것이 아니야. 넌 무슨 일을 하고 싶어?

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

이게 바로 당신의 일을 이야기할 때 하면 안 되는 방식이에요.

Kastım, "Bu, işinizi insanlara nasıl anlattığınız ile ilgili değil

이 일을 하실 때, 기억하세요, 여러분 자신을 위한 일이 아닙니다.

Bunu yaparken kendiniz için sormadığınızı hatırlayın.

이 빈터는 우리가 가장 중요한 일을 하기에 아주 좋은 장소입니다

Bu açıklık en önemli görevimiz için oldukça iyi bir nokta.

그걸로 할 수 있는 일을 포함시키지 않음을 저는 깨닫게 됩니다.

onunla yapabileceğimiz şeyleri dâhil etmiyoruz.

저는 바로 지금 제가 열광하던 일을 할 수 있게 해주고

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

‎그래서 다시 카메라를 들고 ‎제가 사랑하고 ‎잘 아는 일을 시작했죠

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

만약 그들이 열심히 일을 한다면, 그들은 언젠가 운영자가 될 것이고

birinde emekli olmaktır. Eğer sıkı çalışırsalar, yönetici bile olabilirler ve dünydaki

그러나 노동자들이 해고되기를 기다리는 대신 영국은 다른 일을 하고 있습니다.

Fakat Birleşik Krallık, çalışanların kovulmasını beklemek yerine, farklı bir şey yapıyor.

좀 더 많이 벌 수 있는 일을 할 것인지 선택하죠.

Daha çok para kazanmayı sağlayacak şeyler yapıp yapmayacağınızı seçiyorsunuz.

사실 사람들은 그들이 믿는 것을 증명할 만한 일을 하게 됩니다.

Aslında insanlar inandıklarını ispatlayan şeyleri yapıyor.

비록 확신이 없더라도 많은 이들이 저와 같은 일을 시행할 수 있도록

umarım bu diğerlerini de çok emin olmasalar dahi