Examples of using "완전한" in a sentence and their turkish translations:
Bir bütünü meydana getiriyordu
ve tamamen mağlup hissediyorsunuz.
Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak
Testere pullu engerek bence tam bir kâbus.
Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.
Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.