Examples of using "얼어붙은" in a sentence and their turkish translations:
...buz krallıklarına...
Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.
Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.
Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.
ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.
yoksa larvaları alıp donmuş gölde balık mı avlayalım?
Volverinler, Dünya'nın üst kısımlarını çevreleyen donuk topraklarda boy gösterir.
Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.