Examples of using "어렵습니다" in a sentence and their turkish translations:
bunları dinlemek de zor olmalı.
ama oldukça zor.
gerçekten çok zordu.
Fakat gerçek, bundan çok daha zor ve karmaşık.
Ne düşünüyorsunuz? İkisi de çok zor.
Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.
Bunları akılcı kararlarımızın bir parçası yapmak oldukça zor.
Kuzey Kutbu'nda görev yapmak çok zor, bir robot için bile.
Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.
Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.
Bu konularda konuşmanın zor olmasına şaşmamalı.
...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.
Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.