Translation of "‎오래" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "‎오래" in a sentence and their turkish translations:

얼마나 오래 갈지도요

Ya da ne kadar süre.

‎몸을 오래 드러낼수록

Açıklıkta ne kadar kalırsa...

다행스럽게도 오래 걸리진 않았어요.

Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi

오래 빠져 있을수록 체온은 떨어지고

Burada ne kadar uzun süre kalırsam o kadar üşür

늑대와 오래 대치할 순 없습니다

Bu kurdu çok uzun süre uzak tutamayız.

하지만 오래 있을 거라면 탐색하세요.

Fakat eğer orada uzun bir süre kalacaksanız, keşfe çıkın.

‎그러나 오래 버틸 순 없습니다

Ama çok uzun sürdüremiyor.

속바지와 브래지어를 얼마나 오래 착용하셨나요?"

külotunuz ve sütyeniniz için ne kadar para harcadınız?"

하지만 오래 있게 하지 않을 거예요.

Burada uzun süre kalmayacaklar

회사들은 독점권을 더 오래 유지할수 있습니다.

tekelde o kadar uzun süre tutunur.

그만큼 수학을 오래 공부했기 때문이라는 것을요.

zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.

제가 오래 살 수 있었으면 좋겠어요.

Umarım çok uzun yaşarım.

그런 방식으로는 오래 갈 수 없어요.

Sürdürülemez.

‎칼새들은 굴뚝 주변을 ‎최대한 오래 선회합니다

Ebabiller güçleri yettiğince havada döner.

‎숨을 더 오래 참을 수도 있습니다

Nefesini daha uzun süre tutabilir hâle geliyorsun.

다른 카드보다 그 카드를 더 오래 보여주거든요.

çünkü kartı diğerlerinden birazcık daha uzun gösteriyorum.

립시가 장난감을 조금 더 오래 가지고 있자

ama kızlardan biri diğerinin daha fazla masaj yaptığını hissetti.

그냥 눈을 파냅니다 손으로요, 오래 걸리지 않아요

Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.

있죠, 저는 지하에 오래 못 있는 사람이에요

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

그런데 오래 걸리는 길이라 이 더위에서 약품이 걱정입니다

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

좋은 생각이 아니었어요 면은 별로 오래 타지 않거든요

Tamam, bu kötü bir fikirdi. Pamuk çok uzun süre iyi yanmıyor.

제가 오래 살 확률은 약 35% 정도라고 했습니다.

uzun dönem sağ kalma şansımın yüzde 35 olduğunu söylediler.

‎하지만 더 북쪽에선 ‎어둠이 그보다 조금 더 ‎오래 버티죠

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

빠르게 움직이고 현명하게 결정하지 않으면 오래 버틸 수 없습니다

ve hızlı hareket edip zekice seçimler yapmazsak çok fazla dayanamayız.

‎해외에서 오래 일하다 보니 ‎"크레이그 포스터" ‎너무 지쳐 버렸죠

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

벌써 더워집니다 이 더위 아래에서는 그리 오래 버틸 수 없습니다

Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.

공장은 지은 지가 너무 오래 돼서 거의 쓸모없다고 생각했나 봐요.

Fabrika o kadar eskiydi ki sahipleri fabrikanın değersiz olduğunu düşünüyordu.

이곳은 몹시 으스스하고 여기 지하에 필요 이상으로 오래 있어선 안 됩니다

Burası oldukça ürkütücü  ve burada olmamız gerektiğinden daha fazla kalmamalıyız.

하지만 전갈 한 마리 찾자고 이 넓은 사막을 수색하기엔 시간이 오래 걸리겠죠

Ama devasa çöl arazisinde bir akrep aramak çok uzun sürebilir.

이 더위 아래에서는 그리 오래 버틸 수 없습니다 서둘러서 더 많은 생물을 잡아야 합니다

ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.